Ulusal refahı koruma yasası ile rastgele insanların öldüğü ikigami evreninde ikinci kitaptayız. Bu kitap da ilk kitap gibi iki hikayeden oluşuyor ve yine ilk kitap gibi ikinci hikaye, ilkine göre çok daha güçlü.
İlk hikayemiz çocukluğundan beri hayali yönetmen olmak olan ve bu uğurda gözü başka hiçbir şey görmeyen, bu yüzden uyuşturucu madde bile kullanmaya başlamış Takeşi ile ilgili. Kendisini maalesef hiç ama hiç sevmedim. Onun için kendinden bile taviz veren kız arkadaşını asla hak etmiyordu ve inanılmaz sinir bozucu bir karakterdi. Sempati duyamadığım için hikayeden de etkilenemedim.
İkinci kısım ise kitabın asıl vurucu hikayesi. Genç yaşta kocasını savaşta kaybeden 87 yaşındaki kadının yürüyebilmesine rağmen yürüyemediğini düşünmesi ve ona bu süreçte yardım eden genç hasta bakıcı ile alakalı olan hikaye gerek çizim gerek konu itibariyle oldukça etkileyiciydi. Özellikle hasta bakıcının ikigami kartını aldıktan sonra terapistin dizlerine sarılıp ağladığı kısımla, yaşlı kadının mutlu olduğu zamanlarda gencleştiği kısım beni çok üzdü. Kitabın çizimleri de genel olarak ilk cilde göre çok çok daha iyiydi.
8/10