Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İkinci Yarısı

Ece Temelkuran

İkinci Yarısı Gönderileri

İkinci Yarısı kitaplarını, İkinci Yarısı sözleri ve alıntılarını, İkinci Yarısı yazarlarını, İkinci Yarısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
NE YAZSAK BİR EKSİK KALACAK
Sıradan, vurucu, akıcı, samimi, buz gibi, acı, gülünç, derin, sancılı, ağır, kuş gibi, tam bir kâbus, umut.... Aynı anda ne kadar çok şey var kitabın içinde. Okurken su gibi akıyor zaman, birden fazla giriş kapısı var ama çıkışı bulamıyor içinde kayboluyorsun. Ucu açık soruların bıçak gibi kesen yanıtlarıyla kanıyor, dimdik ayağa kalkıyor gitmeye
İkinci Yarısı
İkinci YarısıEce Temelkuran · Can Yayınları · 2016321 okunma
Epi topu iki kötü alışkanlığım var. Birincisi sigara içerim. Rahatsız olursanız söndürürüm. Ama çaresi yok, ikincisinin dumanı size de gelir. Kusura bakmayın, bazen tütünü değil, insanın kalbini yakan hikayelerden bahsederim. Söndürürseniz rahatsız olurum . .
Reklam
Kafam bozulduğunda sadece ağaçlara ve çocukların espri yeteneğine inanan biriyim. Ve ben de tıpkı sizin gibi, ancak şansım yaver giderse güzel fotoğraflarıma benzerim.
Şiir yazan bir erkek tüm dünyayı, tüm dünya kadınlarını tavlayabilir. Ama şiir yazan bir kadın...Erkeklerin bucak bucak kaçtığı şey budur. Neden? Kadınlar çünkü, dinlemeyi bilirler, severler. Ama erkekler mikrofon kendilerinde olmadığında... Bilirsiniz, çoğu ne halt edeceklerini kestiremezler.
Kadınlar, yeteneklerini hayatlarını kolaylaştıran bir hediye olarak değil, sırtlarında bir yük olarak yaşıyorlar. Çünkü...
Çünkü yaratan erkeklere bütün dünya olarak biz çocuk kalma hakkını veriyoruz. Daha da beteri, tıpkı her çocuk gibi istedikleri her şeyi hak ettikleri duygusunu yaşama hakkını veriyoruz. Elde edemediklerinde de "varoluşsal kıvranışlar" adı altında şımarıklık etmelerini hoş görüyoruz. Hatta bu yetmiyor, onların derdiyle dertleniyoruz. Ah! Ne çok acı çekiyorlar! Ama kadınlar. . . Onlar yetişkin. Her şeyi hak ettiği büyüsüne kaptıramıyorlar kendilerini. Elde edemediği şeyler yüzünden şımarıklık yapma hakkı olmadığını bilen yetişkinler ...
Reklam
Bu tür bir duygusal bolluğun sadece erkeklere ait olmasının nedeni ne? Yaratan erkeğin krallığı Bir sürü şey sıralayabilirsiniz. Erkek egemenliği vesaire vesaire... Ama esasında şudur sorun: Kadınlar "duygu hizmetçisi" istemiyor. Egoları bunun için yapılandınlmamış. Bu "her şey dahil" servis onların ruhuna iyi gelmiyor. Erkeklerin içinde çok rahat hissettiği bu şımarıklık sarayında onlar iğreti duruyorlar.
Nasıl "hizmetçi" kadınlarla dolu "yaratan erkeğin" hayatı, onu görüyorsunuz. Anne, "metres", eş dost, ilham perisi, cilveli hayran . . . Nihayet, bir erkek, bütün o kadınlar bir araya gelince var olabiliyor.
Yanın saatte geldi yine yaz. Bunca güneş, bunca şaka... Yine de bir iş var bu çiçeklerde. Ne diyorsunuz? Size bakıyorlar mı? Bakıyorlarsa da acaba iyi gözle mi? Tabii. Bir de o var, bilirsiniz.
Bir yük gemisinin tam ucunda bir kadın, siyah bir gocuğa sarınmış, güneş doğarken filtresiz sigara içse. Gemisini kurtaramayan kaptanlar, hep toplansak bir adada.
Reklam
Tık yok, güneş bile bıçaklamıyor gözümü binaların arasından geçerken hızla arabayla.
Hacmen de ufalır mı insan kuşlar ayağını kesince? Fıtratında yazılı olandan daha çok tamah edersen dünyaya ... Sonu işte böyle... Düğmeciler ve zücaciyeciler bile kaba saba, olacak şey değil. Para-fizik bir tatsızlık.
Büsbütün bir korku sardı beni. Artık çiçeklerin yanından ıslık çalarak geçiyorum. Belli ki bir şey ölmüş aramızda. Ekşi, rahmetsiz. Sonradan düşündüm, ne zamandır kuşlar da yok ortalıkta. Kimsenin uğradığı yok cama. İki çerçöp bile konacak yerim kalmamış, gerisini varın siz düşünün artık. Yoksa ben artık yok muyum?
Yıllardır dinlediğim hikayeleri dinlerken, işkence edilmiş yüzlerce çocuğu, tecavüz edilmiş kız çocuklarını görürken yutkuna yutkuna nerem acıdıysa oraları acısın diye .. . Artık yazmak da istemiyorum, biliyor musun? Bir uzun hava söyleyeyim. Çok uzun bir hava. Böyle işte. Ben böyleyim. Kelebekler böyle. Tek tek düşüyorlar ve yine de hala geliyorlar bu şehre. Kimse bilemiyor niye. Hala niye!
Taksim Meydanı'nda havada neşeli lekeler uçuşuyor, hepimizin tepesinde iyilikten bahseden çırpıntılı harfler. Herkes önüne eğiyor başını meydanda. En çok şemsiye satan, şemsiye kadar bile büyümemiş çocuklar. Umut dayanılmaz şey olur hep aynı eklemden kırılınca hayaller. Öyle değil mi? Hep yanlış kaynamaz mı hayal kırığı?
1.179 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.