İnsanlığın geleceği, bu eskimiş, kokuşmuş ve giderek vahşileşen kapitalizm içinde yaratmak istediğimiz onurlu dünyanın parıltılarını, önerilerini, beklentilerini, parçacıklarını şu anda hayata geçirebilmemize bağlıdır.
Meta Fetişizmi ve Hukuk Fetişizmi arasındaki Analoji
İnsanları hak taşıyıcılarına dönüştüren soyut hukuki özne kavramı "devletin soyut ve insanüstü iktidarının" bir yansımasıdır. Burjuva toplumsal ilişkilerinin gelişimiyle, yasanın soyut doğası ortaya çıkmıştır, çünkü "her insan genel anlamıyla bir insan olur, her iş genel anlamıyla toplumsal bir iştir ve her özne soyut bir hukuki özne haline gelir" ve hukuki öznenin istenci "gerçek temelini, elde etmeye yabancılaşma ve yabancılaşmayı elde etme arzusunda bulur."
Weber'in kendisi topluluğu birlikten ayırır ve birliğin kişisel çıkarlara bağlı rasyonel antlaşmalara dayalı olduğunu, topluluğun ise topluluğu bir bütün olarak kuran kişilerin arasındaki öznel bir ilişki olduğunu ileri sürer. Dayanışma ve temsil kavramlarının birbirine karşıt olduğunu; ilkinin topluluk ilişkilerine, ikincisinin de belirli çıkarlar elde etmeye odaklanmış ortaklıklara dayandığını ileri sürer.
Ayaklanma, öznelerin kendi kapasitelerini ortaya koydukları, kendi güçlerini yapabilme becerisi olarak sergiledikleri ve kapasitelerini eyleme geçirebildikleri, sakinlik anlarında gizlenen sıkıntıları çok küçük de olsa kolektif bir etkinlik olduğunda açığa çıkaran bir kırılma anıdır.