Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İletişim Çatışmaları ve Empati

Üstün Dökmen

İletişim Çatışmaları ve Empati Gönderileri

İletişim Çatışmaları ve Empati kitaplarını, İletişim Çatışmaları ve Empati sözleri ve alıntılarını, İletişim Çatışmaları ve Empati yazarlarını, İletişim Çatışmaları ve Empati yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çevrelerini değiştirme gayreti içinde olanlar, başkalarını değiştirmeye hakları olduğunu düşündükleri halde, kendileri değişmeye direnç gösterirler.
Kendimiz için olsun, başkaları için olsun, geleceğe yönelik katı ve olumsuz tahminlerde bulunduğumuzda, hem saygısızlık etmiş hem de insanlara ait önemli bir özelliği unut­muş oluruz. Çünkü insanların önemli özelliklerinden birisi de gelişme ve öğrenme potansiyelleridir. Bugün başarısız olan bi­risinin, yarın yeni bir şeyler öğrenmeyeceğini, kendisini geliş­tiremeyeceğini söylemeye hakkımız yoktur.
Reklam
Kimileri için "en son söyleyeceğini en başta söylüyor'' denir. Bu tür ki­şiler her halde, Çocuk yanları, Yetişkin yanlarını dinlemeyen, öfkelerini erteleyen kişilerdir. Kimileri ise, gerektiği hallerde bile haklarını arayamaz, öfkelerini ortaya koyamazlar. Yerine ve zamanına uygun olmayan bu davranışlar, gerçekçi ve akılcı olmasa gerek. Gerçekçi ve akılcı olabilmek için, Yetişkin ben­lik durumunun koordinasyonu altında, yerine ve zamanına uygun davranışlar sergilemek gereklidir.
"Tek yol benim partim" diyen bir kişi tümden reddetme çatışması sergilemektedir. Ya da "En Büyükçülük". ''En büyük bizim takım" diyenler de tümden reddetme çatışması içine girmektedirler. Çünkü bir siyasi partinin de, bir spor takımının da her zaman, her alanda, her açıdan üstün olması pek akla yakın gözükmemektedir; bütün partilerin ve takımların güçlü yanlan bulunabileceği gibi, zayıf yanları da bulunabilir. Fakat bu şekilde düşünmek, ayrıntıya inmektir. Böyle bir ayrıntıya inip düşünmek yerine, toptan bir hüküm verip, "Tek yol bi­zimki, en büyük bizimki" demek, her halde insanlara kolay gelmektedir. Yalnız bu kolay çözüm, yanında önemli bir so­ run getirmektedir. "Tek ..... " ya da "En ... " diye söze başlayanla­rın karşılarındaki kişilerde, benzeri bir tavırla tümden red­detme çatışmasına girebilirler. Bu durumda kiminkinin ger­çekten "tek" ya da "en" olduğuna karar vermek oldukça güç olabileceği gibi, inatlaşma sonucunda daha büyük çatışmala­rın ortaya çıkması da söz konusudur.
Kendi içimizdeki çatışmayı çözdüğümüzde, karşımızdaki ile yaşadığımız pasif çatışmayı giderme ihtimalimiz artar.
Reklam
Bugünkü ilgisiz bir olayı bahane edip, geçmişin intikamını almaya çalışmak ise bir hatadır. Geçmişteki öfkemizi, geçmişte halletmeliydik. Eğer bir öfkemizi ertelemek zorunda kalmışsak, bu öfkemizi ilgisiz olaylara bulaştırmamaya çalışmalıyız. Aksi halde, aktif çatışmalar başı­mızdan eksik olmaz.
Bir insan karşısındakine akıl vermeden, onun aklından ve kalbinden geçenleri anlamaya çalışırsa, empati kurmuş, karşısındaki insanı yetişkin yerine koymuş olur. Birbirlerine hükmetmeyen, birbirlerini anlamaya çalışan insanlann iletişimi ne güzeldir.
Çocukken, büyükler tarafından "çocuk" yerine konulanlar, hayatları boyunca büyükle­re kuşkuyla bakarlar.
Sınırlarımızın geçirgenlik derecesini tayin etmeyi konu-kom­şuya bırakmamalı, inisiyatifi elimizde tutmalıyız. Hem çevre­mizle sıcak ilişkiler sürdürmemize fırsat verecek, hemde bi­reyselliğimizi zedeletmeyecek kalınlıkta sınırlar edinmeliyiz.
Reklam
Aşırı kaygı ise öğrenmeyi güçleştirir. Bu yüzden bir öğrencinin, çalışma sebepleri arttıkça, akademik başarısı da düşer. İyi bir gelecek için, mutlu bir evlilik için, yedeksu­bay olabilmek için, anayı-babayı üzüntüden hasta etmemek için, amcaoğlundan geri kalmamak için, komşu teyzeleri hayal kırıklığına uğratmamak için ders çalışmanız gerekiyorsa, kay­gınız yükselir, başarınız düşer. Bu yüzden, akılcı olmayan se­bepleri ayıklamak zorundasınız.
İnsanların, yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa, gözyaşlarının rengi hep aynıdır.
Ne bir kelimede anlaştılar, ne aynı avuçtan su paylaştılar. Yalnızca göz yaşında, bir de kahkahada buluştular.
"Öğretmene ayağa kalkan toplum, öğretmeni anlamalı da. Mevlâna'ya saygı gösteren toplum Mevlana'yı okumalı da."
"Öğretmene saygı göstermeye devam edelim, ancak öğretmenin ne dediğini anlayalım da. Öğretmen karşısındaki genel tavrımız, öğretmene saygı göstermek, söylediklerini tartışmadan, irdelemeden kabul etmek ve ezberlemektir. Oysa öğretmene bir yandan saygı gösterirken, bir yandan da söylediklerini aklımızın süzgecinden geçirmeye, test etmeye çalışmalıyız. Saygı, düşünmeye engel olmamalı."
1.496 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.