İlk gece,ilk insan ve var oluşumuzun sırrı.
Eğer ki tüm bildiğimiz yalansa ne olacak peki?Gerçeklerin açıklanması doğru olur mu? Umutsuzluğun içinde boğulan,savaşta hala hayata tutunmaya çalışan insanlara ne olur peki?Acaba hala yaşamak isterler mi?Dünyadaki insanların çoğu yaşamak istemese de onları ayakta tutan inançları değilmiydi?Kitap hem yer yer vermiş olduğu biyoloji bilgileri ile hemde zaman zaman hissettiğimiz varoluşsal krizleri(hayattan bunalmayı)anlatması ile hiçte beklemediğim kadar güzeldi.400 küsür sayfa olmasa daha iyi olabilirmiş bence.Ama kitap bittiği zaman baya etkilendim.Uzun olması yoruyor ama.Okuması size kalmış.
Rüzgarın tepelere tırmandığı bu geniş vadide tek başınayım.Toprağın ayıklanmış arpa ve kum rengini aldığı, zaman dışı manzaralar... Ne var ki ortalıkta, aradığım manastıra ait hiçbir iz görmüyorum.
On beş yıl sonra karşılaşan iki eski sevgili Keira ve Adrian. Biri ilk günün diğeri ilk insanın peşindeydi. Uzun bir serüven başladı ancak ölüm hep peşlerindeydi.Birinci kitabı bitirdikten sonra büyük bir tutkuyla başlıyorsunuz kitaba. Çünkü bu kitap insalık tarihinin en büyük keşfini açıklıyor size.Kitap yeri geliyor sizi heyecanlandırıyor, yeri geliyor tüylerinizi diken diken yapıyor, yeri geliyor duygulandırıyor. Bilimkurgu sevenler için harika bir kitap. Soluksuz okuyabilirsiniz.