Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İmam-ı Rabbani

Necdet Tosun

En Eski İmam-ı Rabbani Sözleri ve Alıntıları

En Eski İmam-ı Rabbani sözleri ve alıntılarını, en eski İmam-ı Rabbani kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Müceddid-i Elf-i Sânî
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî 17. yüzyılda Hin-distan’da yaşamış bir âlim ve sûfîdir. O bir taraftan İslâmiyet’in Kur’ân ve sünnet çizgisinde yorumlanması ve toplumun hurafelerden arındırılması için mücadele etmiş, bir taraftan da tasavvuf yolunun yüksek tecrübelerine erişip edindiği bilgileri dostları ile paylaşmıştır. Yaşadığı dönemdeki padişahların İslâmiyet’e aykırı uygulamalarına sessiz kalmayan İmâm-ı Rabbânî, hapsedilmeyi göze almış; ancak ilkelerinden ve mücadelesinden vazgeçmemiştir.
Kaddessallahu esrarahum
*** Bâkî Billah’ın bu tasavvuf yolunu Hindistan’a getirmesiyle ilgili şu sözü meşhurdur: “Bu tohumu Buhara ve Semerkand’dan getirip Hindistan’ın bereketli toprağına ektik.” Bâkî Billah’ın mürîd ve halifelerinden İmâm-ı Rabbânî yazdığı eserler ve mektuplarla Hint Altkıtası’nda İslâmiyet’in güçlenmesi, Müslümanların hurâfelerden uzaklaşması ve sûfîlerin düşünce dünyalarını gözden geçirmeleri için mücadele etmiş bir yenilikçidir.
Reklam
Net.
*** Nakşbendiyye-Müceddidiyye Hint Altkıtası’ndaki diğer tarikatların aksine yüksek sesle değil, alçak sesle (hafî) zikretmeyi esas almış, musikî dinlemeye ve halvete çekilmeye ilgi göstermemiş, dinî kurallara Ehl-i Sünnet ve Cemâat anlayışı çerçevesinde bağlı kalmayı öğütlemiştir.
Ekber Şah dönemi bürokratlarından dostu Şeyh Ferîd Buhârî’ye yazdığı şu cümleler, Sirhindî’nin duygularını özetlemektedir: “Hayırların en büyüğü, İslâm’ın güçlenip değer kazanmasına çalışmak, onun hükümlerinden her birini ihyâ etmeye gayret etmektir. Bilhassa İslâmî esasların yıkılmaya yüz tuttuğu böyle bir zamanda.”
Fârûkî
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî hicrî 14 Şevvâl 971 (26 Mayıs 1564) tarihinde Hindistan’ın Sirhind kasabasında doğdu. Soyları ikinci halife Hz. Ömer el-Fârûk’a dayanan Kâbil asıllı bir aileye mensuptur. Bu sebeple İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî’ye “Fârûkî” ve “Kâbilî” nisbeleri de izâfe edilmektedir.
...rivayete göre, İmâm-ı Rabbânî doğmadan önce babası Şeyh Abdülehad bir gece şöyle bir rüya görmüştü: Dünyanın her tarafı karanlıklar içinde; maymunlar, çakallar ve domuzlar insanları parçalıyor. Derken göğsünden bir nur fışkırdığını gördü. Nurun içinden bir taht ortaya çıktı. Bu tahtın üzerine büyük bir zât oturmuştu, onun karşısında zalimler ve dinsizler perişan oluyordu. İmâm-ı Rabbânî’nin babası bu rüyayı o dönemin büyük mutasavvıflarından Şeyh Kemâl’e anlattı. Şeyh Kemâl bu rüyayı şu sözlerle yorumladı: “Yakında senin bir çocuğun doğacak, o bütün bid‘at ve hurâfeleri ortadan kaldıracaktır.”
Reklam
Rivayete göre, İmâm-ı Rabbânî henüz küçük bir çocuk iken hastalanmış ve çok zayıflamıştı. O dönemde babasının dostlarından ve Kâdirî şeyhlerinden olan Şeyh Kemâl (Keythelî) Sirhind’e gelince, çocuğunun zayıflamasına üzülen babası çocuğu yanına alarak Şeyh Kemâl’e götürdü ve şifâ için dua etmesini istedi. Şeyh Kemâl çocuğu görünce hürmet için ayağa kalktı ve onun daha uzun yıllar yaşayacağını, büyük bir veli olacağını söyledikten sonra, Abdülkâdir Gîlânî’ye ait olup kendisine intikal etmiş olan hırkasını torunu Şâh Sikender’e verdi ve: “Bu hırkayı ileride bu çocuğa vereceksin.” diye vasiyet etti. Şeyh Kemâl bir süre sonra vefat ettiğinde İmâm-ı Rabbânî henüz yedi yaşında idi.
Hikmet var çünkü.
Ekber Şah’ın veziri Ebu’l-Fazl Allâmî’nin (ö. 1011/1602) meclislerinde bulundu ve bir defasında onunla tartıştı. Tartışmanın sebebi, Ebu’l-Fazl’ın filozofları çok övmesi idi. İmâm-ı Rabbânî ise, İmâm-ı Gazâlî’nin el-Munkızü mine’d-dalâl isimli eserinden naklen, filozofların ilimlerinin önceki peygamberlerin kitap ve sözlerinden aşırma olduğunu söyleyip vezire itiraz etti.
Ya herro Ya merro.
*** İmâm-ı Rabbânî’nin ilk eserlerinden İsbâtü’n-nübüvve , doğrudan dönemin önemli bir devlet adamını eleştiriyordu. Risâle-i Redd-i Şî‘a da Hindistan’da ve saray çevresinde Şiîlerin etkin olduğu bir dönemde cesaretle yazılabilmişti. Bu durum, İmâm-ı Rabbânî’nin karakterini ve cesaretini göstermesi bakımından önemlidir.
Bâkî Billah, İmâm-ı Rabbânî’ye Mâverâünnehr’de şeyhi Hâcegî İmkenegî’nin yanında iken gördüğü bir rüyayı anlattı. Bu rüyada bir papağan gelip Bâkî Billah’ın eline konmuş, Bâkî Billah onun gagasına kendi ağız suyundan damlatınca papağan konuşmaya başlamış ve Bâkî Billah’ın ağzına gagasından şeker dökmüştü. Şeyhi İmkenegî papağanın Hindistan kuşlarından olduğunu, Bâkî Billah’ın Hindistan’da irşâd ile meşgul olurken değerli bir insan yetiştireceğini, o değerli zâtın feyzi ve fikirleriyle insanların aydınlanacağını söylemişti. Bâkî Billah bu olayı anlattıktan sonra İmâm-ı Rabbânî’ye: “Biz, bu rüyanın size işaret ettiğini düşünüyoruz.” dedi.
Reklam
Bâkî Billah, İmâm-ı Rabbânî’ye gördüğü bir başka rüyayı (vâkıa) da anlattı. Şeyhi İmkenegî’nin yanından dönerken Sirhind kasabasına geldiğinde rüyasında kendisine: “Sen kutbun yakınına inmişsin.” diye hitap edilmiş ve kutbun sûreti (hilyesi, sîmâsı) gösterilmişti. Bâkî Billah İmâm-ı Rabbânî’ye: “Sizi gördüğüm ilk gün sûretinizin, o gördüğüm sûrete uygun olduğunu ve sizde o kabiliyetin bulunduğunu anladım.” dedi.
İmâm-ı Rabbânî’nin intisap edip kendisine mürîd olduğu dönemde Bâkî Billah mutluluğunu, bir dostuna yazdığı mektupta şöyle ifade ediyordu: “Sirhind’den Şeyh Ahmed isminde ilmi çok, ameli güçlü bir yiğit birkaç gün bizimle oturup kalktı. Ondan, çok ilginç hâller müşahede edildi. Muhtemelen âlemin kendisiyle aydınlandığı bir kandil olacak.”
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî, babasının vefat ettiği 1007 (1599) senesinde Kâdiriyye ve Çiştiyye şeyhi olarak irşâda başlamış ise de, iki sene sonra 1009 (1601) senesinde Bâkî Billâh’tan Nakşbendiyye icâzeti alınca diğer tarikatların icazetini teberrük olarak algıladı ve kendisini Nakşbendî şeyhi olarak tanımladı. Bu sebeple, onun asıl şeyhlik dönemi bu tarihten sonra başlamış oldu.
En önemli miras...
İmâm-ı Rabbânî vefat ettiğinde geriye birkaç yetişkin çocuk, birçok halife, çok sayıda mektup ve birkaç risale bırakmıştır. Onun en önemli mirası ise, sonraki nesillere örnek olacak çileli ve ilkeli bir hayat hikâyesidir.
Hakîkî sevgiliden (Allah Teâlâ’dan) başka hiçbir şeye gönül bağlamamalı, faydası olmayan şeylerle uğraşmamalıdır...
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.