Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İman ve Küfür Muvazeneleri

Bediüzzaman Said Nursî

İman ve Küfür Muvazeneleri Gönderileri

İman ve Küfür Muvazeneleri kitaplarını, İman ve Küfür Muvazeneleri sözleri ve alıntılarını, İman ve Küfür Muvazeneleri yazarlarını, İman ve Küfür Muvazeneleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşte ey hayat-ı dünyeviyenin zevkine mübtela ve endişe-i istikbal ile istikbalini ve hayatını temin için çabalayan bîçareler! Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz; meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O, keyfinize kâfidir. Haricinde ve gayr-ı meşru dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu sâbık beyanatta elbette anladınız.
"i'dam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaat iledir."
Reklam
Halbuki namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır. Bu surette bütün sermaye-i ömrünü, âhirete mal edebilir. Fâni ömrünü, bir cihette ibka eder.
Selâmet ve emniyet, yalnız İslâmiyet'te ve imandadır.
İman ve Küfür Muvazeneleri
İman ve Küfür Muvazeneleri
Felasifenin bir taifesi, Cenab-ı Hakk'a "mûcib-i bizzat" demişler, ihtiyarını nefyetmişler; ihtiyarını ispat eden bütün kâinatın nihayetsiz şehadetlerini tekzip etmişler. Feyâ Sübhanallah! Şu kâinatta zerreden şemse kadar bütün mevcudat taayyünatlarıyla, intizamatıyla, hikmetleriyle, mizanlarıyla Sâni'in ihtiyarını gösterdikleri halde, şu kör olası felsefenin gözü görmüyor.
Evet, her hakikî hasenât gibi, cesaretin dahi menbaı imandır, ubûdiyet tir. Her seyyiât gibi cebânetin dahi menbaı dalâlettir.
İman ve Küfür Muvazeneleri
İman ve Küfür Muvazeneleri
Reklam
Evet, bir şeyi her şey ve her şeyi bir şey yapmak; her şeyin Hâlıkına has ve Kàdir-i Küll-i Şey'e mahsus bir nişandır, bir âyettir.
Ey nefsim ve ey nefsimle beraber bu hikâyeyi dinleyen adam! Eğer bedbaht kardeş olmak istemezsen ve bahtiyar kardeş olmak istersen, Kur'an'ı dinle ve hükmüne mutî ol ve ona yapış ve ahkâmıyla amel et.
Şu tatlı korku ve güzel fikirden bir merak neş'et eder ki: Acaba beni tecrübe edip kendini bana tanıttırmak isteyen ve bu acib yol ile bir maksada sevkeden kimdir? Sonra, tanımak merakından tılsım sahibinin muhabbeti neş'et etti ve şu muhabbetten, tılsımı açmak arzusu neş'et etti ve o arzudan, tılsım sahibini razı edecek ve hoşuna gidecek bir güzel vaziyet almak iradesi neş'et etti.
Reklam
“Kulum beni nasıl tanırsa, onunla öyle muâmele ederim”
İşte ey tenbel nefsim! Beş vakit namazı kılmak, yedi kebairi terketmek; ne kadar az ve rahat ve hafiftir. Neticesi ve meyvesi ve faidesi ne kadar çok mühim ve büyük olduğunu; aklın varsa, bozulmamış ise anlarsın. Ve fısk ve sefahete seni teşvik eden şeytana ve o adama dersin: Eğer ölümü öldürüp, zevali dünyadan izale etmek ve aczi ve fakrı, beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle dinleyelim. Yoksa sus. Kâinat mescid-i kebirinde Kur'an kâinatı okuyor! Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım, hidayetiyle amel edelim ve onu vird-i zeban edelim. Evet söz odur ve ona derler. Hak olup, Hak'tan gelip Hak diyen ve hakikatı gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.
Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen; ve her bir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen; ve âdetini ibadete ve gafletini huzura kalb etmeyi seversen, Sünnet-i Seniyyeye ittibâ et.
Ey nefis! Ubûdiyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, belki netice-i nimet-i sabıkadır. Evet, biz ücretimizi almışız; ona göre hizmetle ve ubûdiyetle muvazzafız.
Görmüyor musun ki, mecazî aşklarda yüzde doksan dokuzu, mâşukundan şikayet eder. Çünkü, Samed âyinesi olan bâtın-ı kalble sanem-misal dünyevî mahbuplara perestiş etmek, o mahbupların nazarında sakildir ve istiskal eder, reddeder. Zira, fıtrat, fıtrî ve layık olmayan şeyi reddeder, atar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.