Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsan Davranışının Kültürel Temelleri

Philip K. Bock

İnsan Davranışının Kültürel Temelleri Gönderileri

İnsan Davranışının Kültürel Temelleri kitaplarını, İnsan Davranışının Kültürel Temelleri sözleri ve alıntılarını, İnsan Davranışının Kültürel Temelleri yazarlarını, İnsan Davranışının Kültürel Temelleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Margaret Mead
Mead şunu gösterdi ki ailelerin ve köylerin organizasyonu sosyal ilişkilerin daha fazla yayılmasını teşvik etmektedir. Ebeveyn ve çocuk arasındaki anlaşmazlıklar çocuğun karşı sokağa gitmesiyle durulur; bir erkek ve köyü arasındaki, erkeğin yakındaki köye taşınmasıyla; bir koca ve karısı arasındaki birkaç hasırdan hediyenin baştan çıkarmasıyla... Aşk ve nefret, kıskançlık ve öç, keder ve yoksunluk, bunların hepsi haftaların sorunudur. Yaşamın ilk aylarından itibaren, bir çocuk bir kadının ellerinden diğerine özensizce geçtiği sırada, bir kişiyle fazlaca ilgilenmeme, herhangi bir ilişkiye büyük ümitler bağlamama dersini öğrenir (s. 132).
Sayfa 108 - PdfKitabı okudu
Her yaşayan kültür "ilişkisiz olguların bir listesi"nden daha fazla olduğu için, kültürel çeşitliliğin detaylarını kataloglamak yeterli olmaz. Benedict'in yazdığı gibi, kültür aynı zamanda bütünleşme eğilimi gösterir. Bir birey gibi bir kültür de düşünce ve davranımın az çok tutarlı bir örüntüsüdür. Her kültür içinde gelişen karakteristik amaçlar başka tip toplumlarca mutlaka paylaşılmaz... İyi bütünleşmiş bir kültür tarafından benimsenen birbiriyle en uyuşmayan davranımlar, çoğu kez en umulmadık başkalaşımlarla, kültürün özgül amaçlarının niteliği olurlar. Bu davranımların aldığı biçimi, sadece, o toplumun duygusal ve entelektüel ana nedenlerinin anlaşılmasıyla kavrayabiliriz (s. 42; italikler ilave edildi). Birkaç merkezi ilgi etrafında davranışın örüntülenmesi, Benedict'e göre, "önemsiz bir detay" değildir. Kimyasal bileşikler (ve Gestalt biçimlenişleri) gibi kültürel bütünler de kendi parçalarının toplamından daha fazladır. Bu kültürel bütünleşmeye ilişkin mistik hiçbir şey yoktur: Bu, "bilinçdışı seçim kanunları"nın işleyişinin sonucudur.
Sayfa 99 - PdfKitabı okudu
Reklam
Oedipus kompleksi fikrini kabul etmiyorsanız, bu henüz çözülmemiş kendi kompleksinizden dolayıdır.
Sayfa 80 - PdfKitabı okudu
William James Principles of Psycholgy’de (Psikolojinin İlkeleri, 1880) şöyle yazdı: İnsanlar, tarihsel olarak ele alındığında, soyut niteliklerle muhakeme etmeyi öğrenmeden çok önce analoji yoluyla muhakeme ettiler... Tüm ilkel yazında, tüm yaban hitabetinde, yalnız meseller ve benzetmeler yoluyla yapılan ikna etmeyi (yani, soyut düşünmeye nazaran somutu) buluruz. James, her zaman aklıselim olsa da, şu görüşü kabul etti: “Düşüncemizin büyük bir kısmında, hepimiz, hâlâ yabanıl durumdayız” (James, 1981:988).
Sayfa 46 - PdfKitabı okudu
Toplumların çocuk eğitimi göreneklerinde büyük farklılıklar vardır. Örneğin, eski Avrupalı kâşifler, yerli Amerikalıların çocukları disipline etmek için fiziksel gücü nadiren kullanmaları karşısında hayrete düştüler. Kızılderililerin çocuklarına gösterdiği büyük sevgiyi tasvip etmekten, yapılan “şımartma” karşısında dehşete düşmeye kadar çeşiti tepkiler gösterdiler. Öte yandan birçok Kızılderili yetişkin Avrupalıların savunmasız yavrularını “dövdüklerini” gördüğünde hayretler içinde kaldı.
Sayfa 41 - PdfKitabı okudu
Reklam
Eliot Aranson’un belirttiği gibi, kalıp yargılar (geçmişte veya günümüzde) genellikle “kendi önyargılarımızı ve gaddarlığımızı haklılaştırma yolları”dır. Böylece, siyahları ve Chicanoları eğitimden yoksun burakmamızı hakkı çıkaracaksa, onların aptal olduklarını düşünmek işe yarar ve kadınları elektrik süpürgesine bağlı tutmak istiyorsak, onların ağır ve sıkıcı domestik işlere biyolojik olarak hazırlanmış olduklarını düşünmek işe yarar. (Aranson, 1976: 175-176).
Sayfa 26 - PdfKitabı okudu
"Gelecek kültürlerin alacağı şekli bilmediğimizden Homo Sapiens'e ne olacağını da kestiremiyoruz." -Philip Bock, İnsan Davranışının kültürel temelleri, imge kitapevi, syf: 27
Avram Kardiner’in işaret ettiği gibi, “hiçbir kültür bir duyguyu yasaklayamaz ; sadece gereksiz duygulara yol açan koşulları yaratabilir ; kabul edilebilir duyguların bastırılmasını sağlayabilir ; veya onun tezahür etmesini etmesini yasaklayabilir. Geri kalanı bireyin sorunudur.”