Anayasa sadece isimde kalan bir şey değildir, bir vakıadır. Onun bir ülküsü değil, gerçek bir varlığı vardır; ve gözle görünür şekilde ortaya konamadığı memleketlerde anayasa, hiç yok demektir.
Anayasa sadece isimde kalan bir şey değildir, bir vakıadır. Onun bir ülküsü değil, gerçek bir varlığı vardır; ve gözle görünür şekilde ortaya konamadığı memleketlerde anayasa, hiç yok demektir. Anayasa, hükümetten önce bir şeydir; hükümet, sadece, anayasanın vücuda getirdiği bir şeydir. Bir memleketin anayasası o memleketin hükümetinin bir tasarrufu değil, tersine, bir hükümeti kuran bir halkın tasarrufudur. İçinde bir unsurlar manzumesi bulunan, başvurabileceğimiz ve madde madde okuyup söyleyebileceğimiz bir metindir. Hükümetin hangi prensipler üzerine kurulacağı, nasıl teşkilatlandırılacağı, hangi yetkilere sahip olacağı, seçimlerin nasıl yapılacağı, parlamentoların ne kadar müddetli olacağı, bu gibi kurullara başka ne adlar verileceği, hükümetin yürütme kısmının haiz olacağı yetkiler, kısacası, bir sivil hükümetin bütün kuruluşlarına ilişkin her şey, böyle bir hükümetin iş görürken izinden yürüyeceği ve bağlı bulunacağı prensipler orada belli edilmiştir. O halde, sonradan bu hükümetin yapacağı kanunlar mahkemeler için ne ise, işte bir anayasa da o hükümet için odur. Mahkeme kanun yapmaz, onu değiştiremez de; sadece yapılmış kanunlara göre hüküm verir; hükümet de aynı şekilde anayasa hükümleri ile bağlıdır.
Fransız Anayasası, asalet unvanları kaldırılmıştır, der; bunun neticesi olarak, adına bazı memleketlerde aristokrasi bazılarında asilzade sınıfı denen bütün o ne idüğü belirsiz sınıf ortadan kaldırılmış ve Bey, İNSAN mertebesine yükseltilmiştir.