Hâlihazırdaki durumumuzdan (maddi veya manevi) şikâyet ederiz ve daha iyisini isteriz. Ağız alışkanlığı olarak biri bize, “Nasılsın?” diye sorsa, bazen de “Daha iyi olmaya çalışıyoruz.” deriz. Daha iyi nedir, nerededir?
• Parada mı?
• Makamda mı?
• Şöhrette mi?
• Karşı cinste mi?
Bu kitabın temel tezi ve felsefesi, “daha iyi” kavramını iç dünya, insan yapısı ve insan doğası ile tanımlaması ve günlük yaşamdan örneklerle bu tezi ispat etmeye çalışmasıdır.
Günümüzde sorunlar farklı farklı gibi görünüyor ama tüm sorunların düğümlendiği yer; iç dünyamızı ve insanlığımızı tam olarak bilemeyişimizdir. Bilemeyince de iç dünyamızda iç midelerimizi besleyemiyoruz, insani değerlerde doyamıyoruz. Bu manevi açlık ile daha çok para kazanmaya veya statümüzü yükseltmeye hırslanıyoruz. Oysa sorun maddesel değerlerde değil, sorun; insan olma bilincini yeterince tanımamakta gizli. Bizim düşündüğümüz ve zannettiğimiz gibi olsa, tüm zenginlerin ve tüm makam sahiplerinin mutluluktan uçmaları gerekirdi. Çevremize bir bakalım gerçekten böyle mi?
Mutluluğu her yerde arayan insanoğlu… Aradığın mutluluğu bulamadıysan, bir de iç dünyana bak ve kendine değer katacak insanlık değerlerini kazanmaya çalış. Seni görenler, samimiyeti, güveni, sevgiyi, saygıyı, cesareti, vefayı, azmi, kararlılığı, çalışkanlığı, sorumluluğu, sabrı, dürüstlüğü, problem çözebilme gücünü, özgüveni ve sadakati sende görsünler. Sen de bu değerleri kendinde gör. O zaman anlayacağız ki, gerçek mutluluk, insanca yaşamanın içinde gizli.
Ne mutlu, insanca yaşama dertlisi olanlara…
