Modern dönemde insanı, istisnalar hariç, sadece arzu ve Öfkeyle tanımlayanlar oldu. Mesela bunlardan biri Freud'dur. Birisi saldırganlıkla, diğeri erosla. Peki burada insan nerede? Akıl gücü gitti, hâlbuki akıl gücü demek, kurnazlık demek değildir. Akıl, bizi erdeme götüren yetidir. Ötekine kurnazlık diyorlar. Akıl bizi kemale erdiren, erdemlere uymamızı sağlayan bir tür yetiyi ifade eder. “İnsan, insanın kurdudur” diyen Thomas Hobbes'un, siyaset felsefesinde aslında olumlu görüşleri var, ama temelindeki insan doğası anlayışı olumsuzdur. Varlığını korumak için kendi başına bıraktığında o bir kurttur, kemirir, yok eder. Kendi varlığını korumak için ötekisini kemirecek. Buradan nasıl pozitif bir değer çıkabilir ki! Böyle olunca artık etik de ahlak da bir tür hedonist, egoist bir forma bürünmüş olur. Egoist forma büründüğünde ötekisi önemli değildir, umurunda olmaz. Onun başına ne gelmiş aldırmıyor bile. “Sen ne kadar hukuk kuralı olarak ötekinin hakları vardır, o da insandır, önemlidir” desen de ben kılımı kıpırdatmıyorum. Aslolan budur diyorsan, asıl gelişmenin altında yatan şey hırs ve kıskançlıktır diyorsun. Hırs ve kıskançlığı hayat kalitesi olarak belirliyorsun. Hâlbuki hırs ve kıskançlık, insanın açgözlülüğüyle ilgili bir şey.