Geriye dönüp baktığımda. Yani bu kitabı en hulâsa haliyle tanımlayacak olursam; bir ansiklopedi derim, İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar için. Ama tabi tam bir ansiklopedi gibi görmek olmaz. Çünkü ansiklopedi değildir. Zira dili farklıdır, ansiklopediden. Dilini bir edip, şiirsel belagatiyle bir edip kurmuştur. Ansiklopedi olarak tanımlama gereği duymam; çeşitli insanlık bilgilerini barındırmasından kaynaklanıyor. İsmi bu yüzden tam münhasır. Keskin zeka; tarihe girip orayı teneffüs edip ayrıntılarıyla (özellikle ayrıntılarıyla) neyin nasıl olduğunu, neyin olmadığında ne olabileceğini yani adeta alternatif bir tarihi de düşünmeyi sağlayacak düş yolculuğuna çıkarıp orada bırakıyor. Yaratıcı zekanın bir örneğidir bu eser. Ve yaratıcılığın; ilk gerektirdiği şeyin ne olduğunu da berraklığıyla göstermiş oluyor. Yaratıcılığın o mucib sebebi de, şiirsel bir belagatten başka bir şey değildir. Zweig, belagatiyle sıradan kabul edilecek vakaları bile yönelmeye, nazar etmeye değecek kıymete bürüyor. Sarih olmamış bir dil, ustaca ve şiirsel bir belagate ulaşmamış bir üslubun yaratıcılığa varması olanaksız görünüyor. Varsa bile onu dışa vurması olanaklar dahilinde olmaz. İşte Zweig'ın alameti farikası budur. Hayırla yad etmek elzemdir.