En Eski İsa'nın Güncesi kitaplarını, en eski İsa'nın Güncesi sözleri ve alıntılarını, en eski İsa'nın Güncesi yazarlarını, en eski İsa'nın Güncesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kadın vücudu ayakta durmak için yapılmış değildir bence; bu kemikler, bu kemik araları, bu inişler, bu çıkışlar, bu karanlıklar, bu Aydınlıklar, yürümek gibi bayagi bir amaç için derlenmiş olamaz"
Ben daha okurken kitapta Joseph K. ile karşılaşmışken, okuduktan sonra yorumlara baktığımda, kitabın zaten Kafka'dan esinlenilerek yazıldığını gördüm. Yalnız Kafka kadar da sağlam bir eleştiri var.
Kahramanımızın adı İsa. Aslında adı İsa değil ama kahramanımızın karısının hastalığı sırasında ona uygun gördüğü isim mi İsa, yoksa başka bir kişiye
Garipçiler akımının ünlü şairi Anday'ı anmak ve sayfama almak adına okudum, 12 Mart romanlarına giren bu absürd tarz eserini.
70'lerin karışık olarak nitelenen ve kimilerine göre uyanma çabaları olarak da geçen döneminden, #kafka 'nın Dava eserine benzer ve bizden bir kurgu okumuş oldum. Yazarı iyi bir şair ve oyun yazarı da olunca; pek çok yerinde senaryoya evrilebilen tad, yer yer grotesk bir bilinmeyen havasıyla da edebiyatımız adına özgünlük yaratıyor, doğrusu. Adı İsa olmayan İsa'nın olmayan güncesinde geçen absürd olaylar, olmayan suç ve karşısındaki soruşturmalar, aslında baskıcı yönetim ve sistemleri anlatmakta. Ibsen'in bir oyunundaki karakterin sorgularda bilinçsizce yer alması gibi noktalar ile karakterlerin (Kuşyüzlü, Ademelması gibi) belirsiz davranışları, cehalet&bilinç paradoksunda mesaj dolu dokunuşlar da barındırmakta; bir kabullenişle (mağlubiyet) biten. Ah, bir de kitabın yarısından sonra gelen sorgu absürdlükleri uzamasa ve bol tekrarlı olmasaydı!
Açıkçası eser için; şiirde olduğu gibi, sisler içinde yüzeyden derine sessizce inen bir bilinçaltı gemisi de denilebilir. Dil, bir şaire yakışır ölçülerde düzgün ve bilinmez. Bu tiyatral kurgu bence okunmalı...
Katıldığımız, içinde bilinçle rol aldığımız olayların sonuçları değildir şaşırtıcı olan. İsmin sıfat, sıfatın zarf olmasıdır. Söz gelişi yağmura da, yağmurdur deyip geçemeyiz; yerine, zamanına göre değişir yağmurun ne olduğu.