Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ahlak - Amari

İslâm Ansiklopedisi 2. Cilt

Komisyon

İslâm Ansiklopedisi 2. Cilt Gönderileri

İslâm Ansiklopedisi 2. Cilt kitaplarını, İslâm Ansiklopedisi 2. Cilt sözleri ve alıntılarını, İslâm Ansiklopedisi 2. Cilt yazarlarını, İslâm Ansiklopedisi 2. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İkale.
Bundan maksat, sağlam olarak doğmuş, fakat henüz tam olarak ifa edilmemiş bir akdi tarafların karşılıklı anlaşmaya vararak bozmalarıdır (bk. Mecelle, md. 163). İkale yoluyla akdin bozulması, akdin kurulmasında olduğu gibi tarafların icap ve kabulü ile gerçekleşmektedir.
Sayfa 256 - HAYREDDİN KARAMAN.
Satım akdinde bedelin ödenmemesi akdin feshine imkân vermez iken kira akdinde bunun mümkün olması şu gerekçeye dayanmaktadır: Kira akdinde, bedel karşılığında temlik edilen şey mal değil menfaattir; menfaat ise akid esnasında fiilen mevcut olmayıp zaman içinde istifade edildikçe hasıl olacaktır; bu sebeple kira akdinde bedelin ödenmemesi sebebiyle akdin feshedilmesi, ileride hasıl olacak menfaatin teslim edilmemesi olarak kabul edilmiştir.
Sayfa 256 - HAYREDDİN KARAMAN.
Reklam
Hanefîler dışında kalan müctehidlere göre fâsid ile bâtıl arasında fark yoktur. Hanefîler’e göre ibadetlerde ve evlenme akdinde fâsid ile bâtıl aynı hükümdedir. Diğer hukukî tasarruflarda fâsid, bâtıldan farklıdır.
Sayfa 256 - HAYREDDİN KARAMAN.
Hanefîler’e göre bâtıl satım akdinde satılan mal, alıcı tarafından bir üçüncü şahsa satılsa dahi butlân ortadan kalkmaz (ikinci satım butlâna tesir etmez) mal ve bedel ikinci alandan ve satandan geri istenir.
Sayfa 256 - HAYREDDİN KARAMAN.
Zarar ekonomik değer kaybıdır.
Bu anlayıştan hareket eden İslâm hukukunda zarar ve tazmin konuları, diğer hukuklarda olandan farklıdır. Zarara uğrayan nesnenin tazmin konusu olabilmesi için dini hukuki bakımdan ekonomik değer taşıması ve bazı mezheplere göre kendi başına var olabilmesi gerekir. Şarap ve domuz gibi mallar, dini-hukuki bakımdan değer taşımadıkları için tazmin konusu da olmaz. Bir maldan (evden, dükkândan, hayvandan, arabadan) elde edilen menfaat ise kendi başına var olamadığı için tazmin konusu olup olmayacağı tartışılmıştır. Hanefîler bazı istisnalar dışında menfaatin tazmin konusu olmayacağını ileri sürmüşlerdir. Şâfiîler ise meselâ gasbedilen maldan elde edilen menfaatin mal sahibine ödenmesi gerektiğini ileri sürerek bu konuda ileri bir adım atmışlardır.
Sayfa 255 - HAYREDDİN KARAMAN.
Alacaklı tarafın zarara uğraması, borçlu tarafın da bundan sorumluluğu söz konusudur. Genellikle tazminat şeklinde kendini gösteren bu sorumluluk “akdî mesuliyet”tir. Akdî sorumluluktan bahsedebilmek için üç unsurun bir araya gelmesi gerekir. a) Geçerli bir akdi ifa etmeme şeklinde ortaya çıkan kusur; b) Karşı tarafın bundan dolayı uğradığı zarar; c) Zararın bu kusurdan meydana gelmiş bulunması (illiyet râbıtası).
Sayfa 255 - HAYREDDİN KARAMAN.
Reklam
Zimmet borcu yükleme hükmü ile ilgili kaideler.
Zimmet borcu deyndir. Deyn, konusu nakit veya misli eşya olan borçtur. Zimmet borcunda ödemeyi ya bizzat borçlunun veya temsilcisinin yapması gerekir. Zimmet borcu talebe muhatap olma yükümlülüğü getirir; kim borçlu ise talep de ona karşı ileri sürülür. Zimmet borcu vadeye bağlanabilir, takas ve ibrâ konusu olabilir.
Sayfa 255 - HAYREDDİN KARAMAN.
Akidlerin doğurduğu hukukî neticeleri beş maddede toplamak mümkündür:
Çeşitli konular üzerine kurulan akidlerin doğurduğu hukukî neticeleri beş maddede toplamak mümkündür: 1. Bedelli veya bedelsiz olarak mal mülkiyetinin nakli, 2. bedelli veya bedelsiz olarak menfaat mülkiyetinin nakli, 3. zimmet borcu yüklemek, 4. iş ve hizmet borcu yüklemek, 5. borçları garanti altına almak.
Sayfa 255 - HAYREDDİN KARAMAN.
Batı hukuklarında akidlerin tamamına ait bir ifa nazariyesi vardır. İslâm hukukunda ise akidler teker teker ele alınmış, kuruluş, şart ve özelliklerinden bahsedildikten sonra bunlara bağlı olarak nasıl ifa edilecekleri söz konusu edilmiştir.
Sayfa 255 - HAYREDDİN KARAMAN.
Akid tarafların kanunudur
İfa konusuna gelince, akid tarafların kanunudur; kanun nasıl genel mânada bağlayıcı ise akid de taraflar için öylece bağlayıcıdır. Akdin mâna ve mahiyeti anlaşılmış, gerektiği takdirde tefsir ve sınırlama da yapılmış ise sıra ifaya, yani tarafların borçlarını yerine getirmelerine gelmiştir.
Sayfa 255 - HAYREDDİN KARAMAN.
Reklam
Vekalet. Mecelle’nin tarifi ile;
“Vekâlet, bir kimsenin işini başkasına ısmarlaması ve o işte onu kendi yerine koymasıdır” (md. 1449)
Sayfa 254 - HAYREDDİN KARAMAN.
Roma hukukunun aksine İslâm hukuku, başından beri, temsil edilen şahıs namına hukukî sonuçlar doğuran, bunun için ikinci bir işleme ihtiyaç bırakmayan temsil müessesesini tanımış, hukuki temsilciyi haberci ve aracıdan ayrı mütalaa etmiştir.
Sayfa 254 - HAYREDDİN KARAMAN.
Hanefîler’e göre evlenme, boşama, âzat etme, adak adama gibi feshi kabil olmayan tasarruflar ikrah altında yapılmış olsa bile geçerlidir. Satım, bağışlama, kira gibi feshi kabil olan tasarruflar ise ikrah altında yapılmış olursa, ikrah ortadan kalktıktan sonra buna mâruz kalan tarafın akdi kabul veya red yetkisi vardır.
Sayfa 253 - HAYREDDİN KARAMAN.
İkrah. Mecelle’nin tarifi ile;
“Bir kimseyi korkutarak rızâsı olmaksızın bir işi işlemeye haksız olarak icbar etmektir” (md. 948).
Sayfa 253 - HAYREDDİN KARAMAN.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.