İslam Bizans İlişkileri 

Casim Avcı

İslam Bizans İlişkileri  Gönderileri

İslam Bizans İlişkileri  kitaplarını, İslam Bizans İlişkileri  sözleri ve alıntılarını, İslam Bizans İlişkileri  yazarlarını, İslam Bizans İlişkileri  yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslâm ve Bizans devletleri/toplumları arasında birçok savaşların, yöresel çatışmaların ve gergin dönemlerin yaşanmış olması yanında birtakım dostlukların kurulması, hediyeleşmelerin, bilim, sanat ve kültür amaçlı ilişkilerin gerçekleşmesinden hareketle denilebilir ki, her iki taraf farklı dini, etnik ve kültürel yapıya sahip olmasına rağmen, zamanla birbirlerini komşu iki toplum olarak kabullenmiş ve kendi menfaatlerini ön planda tutmakla birlikte, savaş ve barışın iç-içeliği arasında karşılıklı çok yönlü ilişkiler sergilemiştir.
Sayfa 263 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Öyle anlaşılıyor ki, gerek İslâm toplumunda gerekse Bizans'ta ortaya çıkan iki toplumla ilgili şiirler genellikle, geniş halk kitleleri üzerinde derin etkiler bırakan savaşların, gerginliklerin bir neticesi olarak söylenmiştir. Dolayısıyla mübalağa, olaya sadece kendi açısından bakma, karşı tarafı küçültücü ifadeler kullanırken kendisiyle ilgili olumlu hususları vurgulayarak dile getirme, taraftarlarına heyecan kazandırıp hislerini harekete geçirme gibi bu tür ortamlarda söz konusu olabilen bütün edebî ve psikolojik unsurların kullanıldığı görülmektedir.
Sayfa 254 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mûsikî ile ilgili yedi risâle yazdığı bilinen ilk İslâm filozofu Kindî'nin ve daha sonraki müelliflerin eserlerinde, Yunan yazarlarının etkisinin görüldüğünü belirten Farmer, Kindî'nin "günümüz insanlarının kaynak vermeden kullandıkları şey, aslında eskilerin (Yunanlılar) kullandıklarının aynısıdır" dediğini nakletmektedir.
Sayfa 222 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Bizanslılar'ın sanatkârlık yönlerinden öteden beri haberdar olan ve takdir eden Araplar, Bizans sanat birikiminden yararlanmışlardır. İslâm fetihleri sırasında fethedilen şehirlerdeki kiliselere, genellikle anlaşma gereği dokunulmamakla birlikte, yine karşılıklı anlaşmalarla bazı kiliselerin kısmen veya tamamen camiye çevrildiği görülmektedir. Binaların mimari yapıları, süsleme ve dekorasyonlarında bazı Bizans sanat unsurları alınmıştır. Bu durum Emevîler döneminde daha belirgin bir şekilde kendisini gösterirken, Abbâsîler döneminde başkentin doğuya kaymasıyla, daha ziyade Sâsânî ve diğer doğu unsurları etkisini hissettirmiştir. Emevî halifesi Velid b. Abdülmelik döneminde, İslâm devleti ile Bizans arasında sanat alanında dikkate değer bir yardımlaşma yaşanmış ve İmparator II. Iustinianos, halifenin isteği üzerine gönderdiği para, mozaik ve ustalarla dönemin görkemli yapılarına katkıda bulunmuştur. Bizans, Sâsânî ve diğer unsurları özüne katıp kendine mahsus bir özellik kazanan İslâm sanatı, III/IX. yüzyılın başlarından itibaren Bizans'ın dikkatini çekmeye başlamış ve Bryas sarayı örneğinde olduğu gibi Bizans'taki bazı yapılarda İslâm sanat unsurlarına yer verilmiştir.
Sayfa 217 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Özellikle dokuzuncu yüzyıldan başlamak üzere Bizans sanatının, birçok noktada Arap-İslâm sanatının etkisi altına girdiği Bizantologlar tarafından da kabul edilen bir husustur. Theophilos dönemiyle ilgili olarak yukarıda anlatılanlardan başka, meselâ kâğıt yapımını Bizanslılar, özellikle esir Müslümanlar arasında bulunan sanatkârlar vasıtasıyla öğrenmişlerdir. Bununla birlikte oldukça kaliteli olan Bağdat kâğıtları, Bizans tarafından geç dönemlere kadar ithal edilmeye devam etmiştir. Bundan başka Bizanslılar, Müslümanlardan çini yapımını öğrenmişler ve kilise duvarlarını çinilerle süslemişlerdir. Kûfi yazılarıyla birlikte bitki ve hayvan motifleri Bizans'a bu dönemde geçmeye başlamıştır. Theophilos'un ikonoklast olduğu dikkate alındığında, dini resimlerin yerini tutmak üzere, bu tür resim süslemelerine ağırlık vermesi kolaylıkla anlaşılabilir.
Sayfa 217 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
İslam sanatının Bizans sanatına etkisi, İmparator Theophilos döneminde en açık bir şekilde kendisini hissettirmektedir. Theophilos'un kişiliği ve Bağdat'a bakışı dikkate alındığında bu etkilenme çok doğal gözükmektedir. Ostrogorsky'e göre, sanat ve ilme düşkünlüğüyle tanınan Theophilos (829-842), Bağdat'taki hilafet sarayının etrafına saçtığı kültür ışınlarına da gözlerini ve kalbini açık tutmuştu. Arap sanatına karşı hayranlık duyan bu imparatorun dönemi, Bizans'in Arap kültürünün en fazla etkisine maruz kaldığı bir dönem olmuştur. İdeal bir hükümdar olma arzusundaki imparator, adaletiyle meşhur Hârûn er-Reşîd'i taklid ederek, tebdili kıyafetle şehirde dolaşır, güçsüz ve fakirlerle konuşur, halkın şikayetlerini dinleyerek suçluları rütbe ve makamına bakmadan ibretli bir şekilde cezalandırırdı. Bu imparatorun İstanbul'da yaptırdığı ve harabeleri günümüze kadar gelebilmiş olan Bryas sarayı, İslâm sanatının izlerini taşımaktadır
Sayfa 216 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.