İslam Düşünce Gelenekleri sözleri ve alıntılarını, İslam Düşünce Gelenekleri kitap alıntılarını, İslam Düşünce Gelenekleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bütün dinî düşünce geleneği, Hz. Peygamber'de (sallallahu aleyhi vesellem) dile gelen ilahî hakikatle nasıl irtibat kurulacağı ve bu hakikatin nasıl anlaşılıp bir yaşam formu haline dönüştürüleceği sorularına cevap olarak ortaya çıkmıştır.
İnsan, gayesi kendinde ve kendisi olan bir varlık değildir. İnsanı insan kılan da kendisinin salt kendisiyle tanımlanamaması ve gayesinin salt kendisinden ibaret görülememesidir.
Rus romanının Gogol'un Palto'sundan çıkmasını andırır şekilde on üçüncü yüzyıldan itibaren yetişen bütün kelamcı ve filozofların Râzî'nin eserlerinden çıktığını söylemek abartılı değildir.
Her ne kadar Gazzâlî'nin önde gelen filozofları tekfir etme! siyle felsefe ve kelam geleneği arasında çatışmanın zirveye ulaştığı zannedilse de bu tekfir, çatışmanın zirveye çıkmasının tam tersine çözüme kavuşmasının habercisidir. Çünkü Gazzâli'den hemen sonra Fahreddin Râzî, filozoflar tarafından sunulan çözümleri bütün İslam geleneğine mal olacak şekilde ifşa etmiştir. Bu sebeple Fahreddîn Râzî ile birlikte İslam coğrafyasında aklî ilimler yaygınlık kazanmış; fikih usûlü, kelam, tasavvuf gibi önde gelen şerî ilimler, mantık ve felsefenin meselelerinden habersiz öğrenilemez hale gelmiştir.
İlahî rıza kavramı, maddî bir kazancı ifade etmez, bu sebeple de zorunlu olarak dünyevi başarı demek değildir, dünyevî başarı olarak da kendisini gösterebilecek ruhanî bir hedefi dile getirir.
Bu bakımdan İslam dünyasının krizi, fıkıh ve tefsir gibi uygulamalı dinî bilimlerden ziyade, düşünce ve teorik bilimlerdedir. Müslümanlar dünyayı açıklama, isim verme, anlamlandırma ve müeyyide koyma gücünü yitirmiştir. Kuşkusuz bu durum, hayatın bütün alanlarına sirayet ettiğinden dinî ve felsefi pratik ilimler de krizden derinlemesine etkilenmektedir. Krizin kaynaklarını doğru tespit etmediğimiz sürece çözüm arayışlarımız da sorunlu olacaktır. İğneyi karanlıkta kaybedip aydınlıkta arama işini tadını kaçıracak şekilde uzattığımızı söylemek abartı olmaz.
Kelamcılar, İslam öncesi dönemde de İslam döneminde de hâkim olan Aristotelesçi bilim geleceğinin temel kabullerine aykırı görüşler üzerine kelamı inşa etmişlerdir.
1. Ayüstü ve Ayaltı âlem ayrımı yapmadan cismanî dünyayı eşbiçimli olarak düşünmüşler;
2. Şeyler arasında determinist bir ilişki olduğunu reddederek ardışıklığın yalnızca ilahî adet olabileceğini ve bozulmasının aklen herhangi bir imkânsızlık veya şaşkınlığa yol açmayacağını iddia etmişler
3. Akıllar ve nefsler varsayımını içermeyen bir kozmoloji ve hareket teorisi geliştirmişlerdir.