Farabi' nin tanrı'sı, Gazali' nin ki gibi yaratıcı bir tanrı değildir. Sırf bu bile, her iki düşünürün oluşa ve varlığa ilişkin kavrayışlarının farklı olacağının bir göstergesidir. Biliyoruz ki Farabi' nin varlık kavrayışında, ister akılsal, ister iradi, isterse duygusal olsun, her bir varlık, Bir' den ezeli, zorunlu ve tedrici olarak taşan akıllar silsilesinin bir ürünüdür.
Çünkü Farabi' nin ki gibi bir evren tasavvurunda, taşmanın-ezeli ve zorunlu oluşu nedeniyle, hepsi bir aynı doğayı paylaşssalarda varlıklar, Tanrı' dan bağımsız olarak kendi doğalarına sahip olabileceklerdir.
Yani bir bakıma, (Tanrı' nın) iradi sıfatlarının reddedilmesi demektir.
Çünkü oluş iradi değil, akılsal ve doğal bir süreçtir. Oysa Gazali' ye göre, " Alemdeki her şey Allah' ın dilemesiyledir. Az-çok, iyi, kötü, faydalı, zararlı, ziyade, noksan, rahat, zorluk, hastalık, sağlık gibi herşey ancak O' nun hikmeti, tedbiri, dilemesi ve takdiriyledir.