İslam Hukuku İftiralar Cevaplar

İhsan Şenocak

En Yeni İslam Hukuku İftiralar Cevaplar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni İslam Hukuku İftiralar Cevaplar sözleri ve alıntılarını, en yeni İslam Hukuku İftiralar Cevaplar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan aynı insan, kitab aynı kitab, usûl aynı usûl ise değişmesi gereken kitab ve usûl değil; insandır. Asıl mesele, Kitab'la usûlü anlayan ve insanı tanıyan fakihler yetiştirmektir..
İslâm Hukûku, ilga edilmesine, pek çok yerde fakih yetistirecek müesseseler kapatılmasına rağmen Müslüman halkın yaşamında hala varlığını korumaktadır. Özü, cevheri, usûlü, furûu, yüceliği, mükemmelliği ile İslâm Hukuku'nun varlığını koruduğunu, diğer sistemler güç kaybettikçe kıymetinin daha iyi anlaşıldığını ancak ona düşmanlık noktasında şartlanmış olanlar görmez.
Reklam
İki asır öncesine kadar dünya siyasetinde son sözü söyleyen, en derin ihtilaflara son noktayı koyan, en adil millet ve devlet yapısını inşa eden İslâm ve onun hukuk sistemi olan fıkıh, küresel güçler tarafından büyük tehdit olarak algılanmış, dışardan Oryantalist saldırılarla aşağılanmış, içerden de tarihselci yorumlarla Kur'ân'daki hüküm ayetlerinin devrinin bittiği iddiasıyla itibarsızlaştırılarak tarihinin en büyük ihanetine maruz kalmıştır.
Günümüzde fıkhın ibadet dışında neredeyse hayatın hiçbir alanında bir karşılığı yoktur. Fıkhın olmadığı yerde Usûl de olmaz, Kur'ân da anlaşılmaz. Dünyanın on yılda bir iktisadi krize maruz kalmasının insanlığın en büyük sorunun İslâm dışı sistemler olduğunu gösterdiği bir zamanda, Tarihselciler kullanılmayan bir sistemin yetersizliğini neye göre ve nasıl tesbit etmişlerdir?!
Kur'ân'dan murad-ı ilahi dışında manalar çıkarmak, O'nu anlamamaktır. Bu yüzden Allah Rasûlü, tefsir için gerekli malumata sahip olmadan aklına göre O'nu açıklamaya kalkan kişi için 'Cehennemdeki yerine hazırlansın' buyurmuştur. Bu yüzden ulema, ilmi ve idraki noksan kişilerin Kur'ân'ı tefsir etmelerini önlemek için birtakım şartlar belirlemiştir.
Kur'ân-ı Kerim'den başka metinleri okuyan bir özne, istediği gibi yorum yapabilir. Çoğu zaman yazarın anlattığı ile öznenin anladığı, farklılık da arz edebilir. Ya da özne anladığında özgürdür. Fakat Kur'ân-ı Kerîm'i okumak her şeyden önce kişiden farklı bir duruş bekler. O, özneyi dinleyen, kendini ise dinlenen görür. Yani Kur'ân'ı anlamada Kur'ân etken, anlayan ise edilgendir
Reklam
Ulemânın Kur'ân'ı anlama hususundaki ameliyeleri göstermektedir ki; felsefi, edebî ya da başka tür bir metni okurken takınılan tavırla Kur'ân'ı okurken takınılan tavır muhakkak ki farklı olmalıdır. Bu yüzden kutsal olmayan metinlerde câri olan özne-nesne ilişkisi Kuran'a uygulanmamalıdır.
Halbuki nass daha güçlüdür. Nitekim örfün batıl olması ihtimal dahilinde iken nassın her hâlükârda sahih olduğu esastır. Bu yüzden örfü temel alarak nassın değişebileceğini savunmak imanî açıdan tehlikeli bir yoldur.
Zamanın değişmesini gerekçe göstererek miras, şahitlik, faiz gibi Kur'ânî hükümlerin değişmesini talep etmek, Allah Teâlânın şerîat'ını nesh etmek/hükümsüz kılmak anlamına gelmektedir. Halbuki O'nun ayetlerini yalnız kendisi nesh edebilir. Vahyin bitmesiyle de o kapı kapanmıştır.
441 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.