Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vahyin Dininden Sapmalar, Hurafeler Bid`adlar

İslam Nasıl Yozlaştırıldı?

Yaşar Nuri Öztürk

İslam Nasıl Yozlaştırıldı? Gönderileri

İslam Nasıl Yozlaştırıldı? kitaplarını, İslam Nasıl Yozlaştırıldı? sözleri ve alıntılarını, İslam Nasıl Yozlaştırıldı? yazarlarını, İslam Nasıl Yozlaştırıldı? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir mesele mezhep meselesi haline gelmişse artık kişisel tercih konusu olmuş demektir. Adı üstünde: Mezhep. Mezhep kişilerce izlenen yol, yöntem, ekol ve tavır demektir. İsteyen istediği mezhebi izler veya hiçbir mezhebi izlemez. Allah bizi mezheplerden değil, tek ve biricik olan dininden sorumlu tutacaktır. Allah'ın gönderdiği ve peygamberin gösterdiği açık beyyinelerde mezhep tercihi ve kişi ihtilafı olmaz. Olursa bu Allah'ın dini olmaz. Allah'ın dininde ihtilafın başladığı yerde kişisel tercih başlamış demektir. Bu noktadan itibaren dileyen dilediğini seçer ama bu seçimleri hiçbiri dinle eşitlenemez.
Sayfa 94
Bu tarz, birkaç cümle de anlatılabilecek abdesti bir akrobasi anlatımı haline getirerek içinden çıkılmaz bir kaosa dönüştürmekte, Allah'ın kullarında hiç yoktan, bıkkın bir şuuraltı uyandırmaktadır. Kur'an'ın kolaylık ve sadelik dini olarak tanıttığı İslam adına böyle bir zorlaştırma yaratmaya kimsenin hakkı olamaz...
Sayfa 93
Reklam
"Abdestin sünnetleri" diye bir başlık atarak organların üç kez yıkanmasının sünnet olduğu yolunda beyanlarda bulunup rakamlar sıralamak doğru değildir. Yapay buyruk icadıdır.
Sayfa 91
Abdest
Abdest sadece ve sadece namaz kılmak için gereklidir. Kur'an, namaz dışında herhangi bir ibadet veya davranış için abdest almanın gerektiğine ilişkin bir ima bile taşımamaktadır. "Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı mesh edin ve topuklara kadar ayaklarınızı mesh edin/yıkayın." (Maide, 6)
Sayfa 87
Peygamberlerin rableştirilmesi, dinler tarihinin en acılı dramlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Peygamberler, habercisi ve elçisi oldukları Yaratıcı ile ortak konumuna getirilerek hizmet ettikleri davanın tam tersi bir amaca araç yapılmışlardır. Kur'an'ın bundan şikayeti çok ağır ve ısrarlıdır. Allah'ın elçilerinin Allah'ın ortakları konumuna getirilmesi bunun din adına yapılması Cenab-ı Hakkı öfkelendiren temel sapmalardan biridir.
Sayfa 80
Rableştirme üç temel görünüm arz eder: 1.Melekleri rableştirme (Âli İmran, 80), 2.Peygamberleri rableştirme (Âli İmran, 80), 3.Diğer insanları rableştirme.
Reklam
Rableştirme
Rableştirme, Allah'ın sıfatlarından biri olan Rab sıfatını ismen veya fiilen birilerine vermek, birilerini rab haline getirmek demektir. Kur'an bunu "Allah'ın berisinden rabler edinme" şeklinde ifadeye koymaktadır. Rableştirme, Hz Yusuf'un ağzından eleştirilirken şu ürpertici soru sorulmaktadır: "Fırkalar oluşturmuş rabler mi hayırlıdır, yoksa Vâhid ve Kahhâr olan Allah mı?(bk. Yusuf,39) Bu beyyine (tanrısal kanıt), dolaylı olarak şunu da göstermektedir: Rableştirme ve rableştirenler mutlaka ve muhakkak fırkalar oluşturur, parçalanma ve bölünme getirir, tevhit gerçeğinden uzaklaştırır... Bir kanserojen bölünmedir ki, Allah'tan başka hiçbir güç önüne geçemez.
Sayfa 79
Siyaset dincisinin hayatında ve davranışında belirleyici unsur, Allah'ın rızası ve dinin saygınlığı değil, siyasal hesap ve çıkardır.
Sayfa 78
Siyaset dinciliği, politik çıkarları uğruna din ve iman değerlerinin zedelenmesinden, hatta telef edilmesinden rahatsız olmamaktadır. Siyaset dincisi, siyasal çıkarı için din ve imanla zerre kadar ilgisi olmayanlarla sarmaş-dolaş olabildiği, kader birliğine gidebildiği halde dini adına en seçkin değerleri üreten ama kendisine politik destek vermeyen insanlara amansız biçimde düşman olabilmektedir.
Sayfa 77
Siyaset dinciliğinde başarı, siyasal muhalifleri saf dışı etmek ve kendini öne çıkarmak için dinin baskı, manipülasyon, susturma aracı olarak sömürülmesine dayanır. Siyaset dinciliğinde salt ve saf siyasal başarı yoktur, dinin değerlerini başkalarının aleyhine kullanarak onları susturma vardır. Bunun içindir ki siyaset dinciliğinin en değerli sermayesi hasımlarını tekfir (kafir ilan etme) ve onlara din adına iftiradır. Böyle bir siyaset müminin siyaseti olmaz, düpedüz dinsizlik olur. Dinin yağmalanması, din değerlerinin insana açtığı kredilerin belli bir grubun çıkarı için tekele alınması olur.
Sayfa 77
Reklam
Hiçbir mümin, siyasal başarı uğruna dininin yara almasına seyirci kalamaz. Seyirci kalabilen, mümin olamaz.
Sayfa 77
Fitne ve fesat "fi sebîlillah" (Allah yolunda) olmaz. Siyaset dinciliği, tarih boyunca sergilediği şerleri, fitne ve fesatları hep "Fi sebîlillah yaptık, onun için mâzuruz!" diyerek yapmıştır. Eğer bir din bu gerekçeyi onaylıyorsa onun insanlığın vicdanında yer bulması imkan ve ihtimal dışıdır. Böyle bir din Allah'ın rahmeti olan din olamaz; o, birilerinin uydurduğu bir siyasal çıkar felsefesidir.
Sayfa 76
Dine yalan söyleterek din hizmeti yapılamaz. Oysa ki siyaset dincileri sınırsız ve amansız bir biçimde yalan söylemektedirler. Yalan ve iftira bunların sermayesi, hatta dini-imanı gibidir. Din; yalanı, iftirayı, vefasızlığı, küstahlığı, düzenbazlığı, aldatmayı, kamu malı yemeyi, iki yüzlülüğü... yasaklarken siyaset yapanları istisna etmemiştir. Bu değerleri çiğneyenlerin "Dine hizmet gayesiyle yaptık" yolunda Makyavelist bir savunmaya gitmeleri, işledikleri günahlardan daha beter bir suçtur; Kur'an açısından bir talihsizliktir, din tahribidir.
Sayfa 76
Kur'an, yardımlaşma ve beraberliğin iyilik, güzellik ve hayırda olmasını istemiştir; kötülük, zarar ve şerde yardımlaşma ve anlaşmaya gitmek temelden din dışıdır. Bu dindışılıkla ne dine hizmet edilebilir ne de insana...
Sayfa 76
"Dini benden başkası temsil edemez, benim hizmetimde ve emrimde olmayanların dindar olmaları mümkün değildir!" mantığıyla mukaddesler üzerinde hegemonya kurmaya kalkanlar dinin başına bela açacak.
Sayfa 75
271 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.