Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hristiyanlara Göre İki Dinin Karşılaşması ve İlk Etkileşimler

İslam ve Hristiyanlık

Zafer Duygu

İslam ve Hristiyanlık Gönderileri

İslam ve Hristiyanlık kitaplarını, İslam ve Hristiyanlık sözleri ve alıntılarını, İslam ve Hristiyanlık yazarlarını, İslam ve Hristiyanlık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
512 syf.
10/10 puan verdi
Zafer Hocanın yazdığı bu değerli kitabı, ilgilisine mutlaka tavsiye ederim. Doğuşundan itibaren Hristiyanlığı ve İslamı karşılaştıran ve bunu yaparken bir çok kaynağa atıf yapan dolu dolu bir çalışma. Hristiyanlık ile ilgili bildiğim çoğu şeyin yanlış olduğunu öğrendim. Zafer hocanın İsa Pavlus inciller kitabını da şu an okuyorum ve çok değerli buluyorum. Kıymeti bilinmeli.
İslam ve Hristiyanlık
İslam ve HristiyanlıkZafer Duygu · Timaş Yayınları · 202137 okunma
Mesih'in Dini Değil, Mesih Hakkında Din
2.yüzyıldan itibaren Akdeniz Havzası'nın dört bir yanında birçok farklı akım mevcuttur. Bu akımların mensupları Mesih'ten sonraki nesillere hangi öğretilerin miras kaldığını tartışıp durmuşlardır. Onların hemen hiçbiri, Mesih hakkında şüphelerini sağlıklı şekilde giderecek yol bulamamışlardır. Bu yüzden de Mesih'in değil, kendilerinin Mesih'in şahsiyetinde müşahede ettiklerinin peşinden gitmişlerdir. Ehrman'ın, Hristiyanlığı "Mesih'in dini değil de Mesih hakkında din" diye tanımlaması bu bağlamda gayet anlamlıdır.
Reklam
Hristiyanlar Ne Zaman "Hristiyan" Oldu?
Yeni Ahit'i oluşturan metinlerden, Mesih cemaatinin Hz. İsa'dan yirmi, hatta otuz yıl kadar sonraki dönemde bile hâlâ "Nasraniler" diye tanımlandığı ve bu cemaatin tamamıyla Yahudilik içinde bir hareket veya fırka biçiminde algılandığı görülmektedir. Örneğin konuyla ilgili bir pasajda Pavlus, Romalı procurator Felix'in huzurunda (Hıristiyanların veya Hıristiyanlığın değil) Nasraniler fırkasının liderlerinden biri olmakla itham edilmiştir. [Elçilerin İşleri, 24:5] Pavlus bile ironik bir biçimde, bugün Yeni Ahit'te bulunan mektupların hiçbir yerinde Hıristiyan diye bir sözcük kullanmamıştır. Hıristiyanlık sözcüğüne gelince, bu da ilk defa 2.yüzyılın başlarında, yani Hz. İsa'dan neredeyse 70 80 yıl sonra, Antakya cemaatinin o zamanki lideri Ignatius tarafından kullanılmıştır.
Hristiyanların İncil Anlayışı
Hristiyan dünyaya göre İncil (müjde), Müslümanların anladığı şekliyle "Allah'ın Hz. İsa'ya nazil olan ayetleri" olmayıp, Mesih'in çarmıha gerilip dirilişini ve insanlığın bu sayede elde ettiği kurtuluş haberini ihtiva eden anlatılar veya yazılı metinlerdir. Zira İncilleri kaleme alan meçhul yazarlar, Mesih'in öyküsünü anladıkları şekliyle nakletmek ve Mesih'in dirilişine atfettikleri önemi dinî bir kurtuluş ögretisi halinde başkalarına da yaymak amacı taşımıştır.
İslam, geleneksel kilisenin mensupları için her açıdan değilse de belli başlı konularda yeni ve yabancı bir inançtır. Müslümanların teslis, asli günah doktrini veya Hz. İsa gibi temel konulardaki görüşleri geleneksel Hristiyanlığa zıttır. Bu itibarla İslam’ın yükselişi açıkça Hristiyanlığın aleyhine bir seyir yaratacak, Hristiyanlık için tehdit oluşturacak bir gelişmedir. Hal böyleyken, fetihlerle çağdaş veya yakın dönemli Hristiyan yazarlar herhangi bir dini gelişmeden bahsetmedikleri gibi, süreci ısrarla ve sadece askeri ve siyasi boyutlarıyla yorumlamışlardır.
Sayfa 188Kitabı okudu
İlahi din ve onun mesajı, Hz. Isa’dan sonra büyük ihtimalle ilk defa; insanlık tarihi açısından ise son defa olarak bir peygamber aracılığıyla 610’lu yollardan itibaren Arabistan Yarımadası’nın Hicaz Bölgesi’nden duyulmaya başlanmıştır. Bu kadim mesajı bu defa ileten, Mekkeli ve kırklı yaşlardaki Hz. Muhammed’dir. Mesaj, Hz. Peygamber’in yaşamı sırasında tamamlanmış, Kur’an’ı Kerim adında vahiy külliyatı olarak insanlığa miras kalmıştır. Bu miras bugün yine dimdik ayaktadır ve insanlık var oldukça yaşayacağına hiçbir şüphe bulunmamaktadır.
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
Siyasallaşmak, tarih boyunca dinin kaderi olmuştur. Çünkü bireyler, gruplar ve toplumlar, maddi beklentilerini, güç ve iktidar taleplerini, statü ve nüfuz hırslarını, tarihin farklı dönemlerinde ve örnekler özelinde ya din maskesi altında gizleyerek tatmine çalışmışlar ya da din maskesini kullanarak sürekli ve tartışılmaz kılmak istemişlerdir.
Geleneksel Hristiyanlık, Mesih merkezli bir dindir; ilahi varlık kabul edilen İsa Mesih’in çarmıh üzerinde öldürüldüğü, üç gün sonra dirildiği, ileride bir zamanda geri gelmek üzere göğe yükseldiği ve insanlığın bu ölüm ve diriliş hadisesiyle birlikte kurtuluş elde ettiği tezine dayanır. Bu kurtuluş, inanışa göre, merhametli Tanrı’nın Mesih aracılığıyla insanlığa bağışlanma bahşetmesiyle mümkün olur.
Diğer yandan İslâm kaynakları Hristiyanları blok olarak tek bir kitle gibi görürken, bu eserle beraber okur, Müslümanlarla karşı karşıya gelen farklı Hristiyan cemaatlerin farklı reaksiyonlarını, mezhepsel ayrılıklarını, bunların olumlu veya olumsuz yöndeki tutumlarını fetihlere yansıması boyutuyla bir arada görmüş olacaktır. Eser, fetihlerle beraber İslâm toplumunun tebaası olan çeşitli Hristiyan mezheplerin, gerek önceki dönemde mensubu oldukları Doğu Roma (Bizans) ve Sâsânî idaresiyle ilişkilerini, gerekse kendi aralarındaki görüş farklılıklarını da ortaya koyduğu gibi, aynı zamanda daha önce sapkın olarak nitelenen Hristiyan cemaatlerin Müslüman idaresiyle beraber nasıl özgürlüğe kavuştuğunu ve daha eşitlikçi muamele gördüklerini de gözler önüne sermektedir.
Sayfa 16 - Timaş Yayınları
Yoğun bir emek ürünü olan bu eser, İslâm fetihleriyle beraber karşı karşıya gelen Müslüman Araplarla Hristiyanların etkileşimini ve farklı Hristiyan cemaatlerin Müslümanlara karşı tutumlarını, kendi kaynaklarındaki veriler doğrultusunda ele almaktadır. Diğer bir deyişle eser, Hristiyanların İslâm'ı, Hz. Muhammed'i ve Müslümanları nasıl gördüklerini ve değerlendirdiklerini ortaya koymakta, iki din mensupları arasındaki ilk ilişkileri ve karşılıklı etkileşimleri okura aktarmaktadır. Şimdiye kadar Müslümanların çağdaşı olan Hristiyanlara dair bilgiler genelde İslâm kaynaklarındaki veriler doğrultusunda ve tek yanlı olarak ele alınır veya değerlendirilirdi. Oysa bu eser, Müslümanlarla temas hâlinde olan Hristiyanlara dair bilgileri ve haberleri bizzat kendi kaynaklarındaki tarihî veriler doğrultusunda gözler önüne sermektedir. Üstelik İslâm kaynaklarına göre Hristiyan kaynaklarının çok daha erken döneme ait olduklarını da hatırlatmış olalım.
Sayfa 15 - Timaş Yayınları
Reklam
Bu eseri yazabilmem için bana akıl ve beden sağlığı lütfeden Allah'a şükürler olsun. Elbette her türlü hata ve eksiklik şahsıma aittir
Sayfa 14 - Timaş Yayınları
7. yüzyıldaki İslâm Fetihleri, pek çok dinden insanı İslâm Devleti’nin vatandaşı haline getirdi. İslâm Devleti aynı zamanda dönemin hemen hemen tüm Doğu Hristiyan cemaatlerini de kontrolü altına almıştı: Miafizitler, Nestûrîler, Melkitler, Mârûnîler… Peki ama bu Hristiyanlar kimlerdi? Hristiyanlarla ve öteki din mensuplarıyla karşılaşıp onlar üzerinde egemenlik kuran Müslümanlar kimlerdi? Hristiyan kaynaklarında “çöldeki kum taneleri”ne benzetilen Arap askerleri gerçekten acımasız işgal orduları mıydı? Yoksa onlar mezhepsel haksızlığa uğrayan Hristiyan cemaatler için umut ve özgürlük anlamına mı gelmişlerdi? İslâm dini, peygamberi, Müslümanların kurdukları yönetim ve Müslümanlarla Hristiyanlar arasında başlayan etkileşimler çağdaş Hristiyan yazarlar tarafından nasıl betimlenmişti? İki dinin müsamaha sınırlarına, dinlerin siyaset mefhumuyla doğrudan ilişkisine, dönemin Hristiyan metinlerine ve Hristiyan yazarların İslâm algısına ışık tutan Zafer Duygu, İslâm ve Hristiyanlık alanında dikkate şayan bir eser sunuyor. İslâm ve Hristiyanlık, iki dinin karşılaştığı dönemi ve hemen sonrasını Hristiyan kaynaklarının penceresinden inceleyen, karşılıklı reaksiyonları analiz eden, sürece ilişkin birçok olguyu aydınlatan, bazı açılardan yeni paradigmalar gündeme getiren, İslâm-Hristiyanlık etkileşiminin peşinden giden zengin bir kitap. Dinler tarihine ilgi duyan bütün okurlar için nitelikli ve objektif bir çalışma.
Timaş Yayınları
... kilise ile Roma yönetiminin ittifak kurup birbirlerine eklemlendikleri 4'üncü yüzyılda, Hristiyanlık, devlet desteğini arkasına almanın ve bu sayede elde ettiği yükselişin bedelini siyasallaşarak ödemiştir. Adeta devletin memurlarına dönüşen ruhbanlar ise bununla bağlantılı şekilde dünyevi ve maddi beklentileri şiar edinmeye başlamışlardır.
Sayfa 42 - timaş yayınları
"Hristiyanlık ve İslâm, ilk defa olarak 7'nci yüzyılın birinci yarısında karşı karşıya gelmişlerdir. İslâm fetihleri ve Müslümanların geniş coğrafi sahalarda yönetim kurması, Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında yoğun bir etkileşim sürecini beraberinde getirmiştir."
Sayfa 475 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Müslümanlarca yönetilen siyasi yapının kılıç zoruyla genişlediği açık bir vakıadır; ama bir din olarak İslâm'ın öncelikle ve özellikle gönüllerde zafer kazanarak büyüdüğü de aşikârdır."
Sayfa 460 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.