Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam'da Adalet Kavramı

Macid Hadduri

İslam'da Adalet Kavramı Gönderileri

İslam'da Adalet Kavramı kitaplarını, İslam'da Adalet Kavramı sözleri ve alıntılarını, İslam'da Adalet Kavramı yazarlarını, İslam'da Adalet Kavramı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
(İbn sinanın sosyal mukavele teorisi) Üzerine kurulu olduğu gayeleri tahakkuk ettirebilmek için, kentin bir yasası ve bir de yasama ve yürütme gücü ile donatılmış bir hükümdarı olmalıdır. Bu hükümdar ahlaki yapısının bahşettiği özle vasıflarla ve nübüvveti marifetiyle de ilahi yetki ile donatılmış bir peygamber olmalıdır.
Sayfa 123
İbn Sina, kendi adelet anlayışına, üzerine Adil Kent'i bina ettiği bir sosyal mukaveleyi dayanak seçmiştir... ...söz konusu mukavele hükümdar ile mahiyeti ve tebaası arasındaki bir mukaveledir... ...İbn Sinaya göre şehrin dayanağını bir asli mukavelenin oluşturduğunu hatırlarsak, böyle bir kentin yalnızca erdemler kenti değil aynı zamanda bir Adalet beldesi olduğunu da görürüz.
Sayfa 122 - Ekin
Reklam
Farabi'ye göre rasyonel adalet, bir kemal mertebesidir. Ve yalnız bir Erdemler Kenti'nde elde olunabilir. Farabi'nin " Cehalet Kentleri" adını verdiği diğer şehirlerde mutluluk arayışı haz düşkünlüğüne, dünyevi meta sevgisine, güç ve debdebe merakına ve fetih hırsına dönüşmüştür, buralarda adaletin tahakkuku olanaksızdır.
Sayfa 120 - Ekin
Farabi'ye göre adalet insanın yaygınlaştırmaya çalıştığı erdemlerin en yücesidir ve siyasi düzenin üzerine bina olunduğu temeldir.
Sayfa 118 - Ekin
Farabi, Eflatun ve Aristo'nun fikirlerini özetlemekle kalmamıştır. Akıl ve vahyin uyumu bazında geliştirdiği kendi adalet teorisini dile getirmiştir.
Sayfa 118 - Ekin
Kindi rasyonel adaletin doğasal cephesini vurgularken dine zoraki bir selam gönderir gibidir, Farabi'de ise Eflatun ve Eflatun sonrası tesirleri ( ki esaslı biçimde ilahi öneriler söz konusudur) ile ( Eflatun ile Aristo'nun metafizik meselelerde tam mutabakatını varsayar biçimde) mistik tefekküre yönelik eğilimi tespit edilebilir.
Sayfa 116 - Ekin
Reklam
Kindi açısından zulüm şerdendir, aklın ölçüyü aşan güdüleri kontrol etmeyi başaramadığı durumlarda ortaya çıkar
Sayfa 114 - Ekin
Ekseriya felasife adı verilen bu yeni harekette İslam filozofları Mutezile'nin yaptığı gibi vahyin mevkisini sorgulamıyorlar, yunanlı filozofların eserlerinde sunulan adalet görüşünü benimseyerek, onu itikadı sarsmadan ümmete anlatmaya çalışıyorlardı.
Sayfa 109 - Ekin
Felsefi Adalet
Yunan felsefesinin tesiri altında kalan islam filozofları, adalet konusundaki münazaraya bu kez de, ilahi adalet için mesned teşkil edecek tarzda akla müracaat ile girdiler. Mutezililer aklı ilahi adalete ulaştırmakta bir yöntem olarak kullanmaya çalışmış; fakat başarısız kalmışlardı. Karşılaştıkları şiddetli tepki akla duyulan tepki olmaktan çok onların akla, vahyin fevkınde bir yer izafe ediyor intibaını bırakmalarıydı.
Sayfa 109 - Ekin
Felsefi Adalet
Teolojik adaletin aksine, felsefi adalet, filozoflarca vahye göre değil akla göre tanım ve tespit olunan adalettir. Müslüman filozofların bilinçli bir biçimde aklı vahiy ile ahenk halinde tutmaya çalıştıklarını unutmamak gerekir.
Sayfa 109 - Ekin
Reklam
Kendisi de bir sufi sayılabilecek ilahiyatçı Ebu Hamid el-Gazali belki de sufiliği diğer islami ilimlerle bağdaştırmakta en ziyade amil olmuş kişidir. Bunu yaparken her bir ilmin sınırlı olduğunu belirtirken HEPSİNİN AYNI GAYENİN PEŞİNDE, YANİ HAKK'IN ARAYIŞI İÇİNDE olduğunu berrak biçimde ifade etmiştir.
Sayfa 104 - Ekin
Sufiler Allah'ı şiirle övmelerinden dolayı semboliktir ve bu bütün insanlığa yönelik bir sevginin dile gelişidir; işte o Adalet, bahşolunan ışıkta, güzellikte ve sevgidedir.
Sayfa 103 - Ekin
Rabia el-Adeviye Allah'a olan aşkını anlatırken, insanoğluna duyduğu sevginin diliyle konuşur: " Ey Allah'ım! Bana bu dünyadan ne nasip edeceksen, onu düşmanlarına ver! Bana ahiret hayatında ne nasip edeceksen, onun dostlarına ver! Bana sen kafisin! Ey Allah'ım! Eğer cehennem korkusuyla sana kulluk edersem, beni cehennemde yak! Cennet umuduyla sana kulluk edersem, beni cennetten kov! Ama eğer senin hakkın için sana kulluk edersem, beni bitmez tükenmez güzelliğinden mahrum etme!"
Sayfa 103 - Ekin
Bir sufi, Hüseyin b. Mansur el-Hallac Allah ile yekvucut olduğunu iddia ederken, "enel- Hak" diyordu. Bu söz onun küfr ile suçlanması ile yargılanmasına, kafası kesilmek ve çarmıha gerilmek suretiyle öldürülmesine sebep olmuştur.
Sayfa 102 - Ekin
Sufilerin gayesinin Hakkın idraki olduğu ifade edilir, fakat niyet daha derinlerde, " ilahi olanın peşinde ruhsal talimlerle kemale ulaşmak" ta yatar. Bu sürecin sonunda bir eşiğe ulaşılır ki burada ruh, kendisine yabancı olan her şeyden, ilahi diye vasfolunamayacak her şeyden ayrılmıştır. Ve nihayet ruh ilahla birleştiğinde sufi el-fena (hakta yok olmuşluk) mertebesinden el-Hakka ( nihai hakikat ya da ilahla birlik olmanın hakikati) mertebesine yükselir.
Sayfa 101 - Ekin
41 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.