İslâm’da İmâmet ve Hilâfet

Hasan Gümüşoğlu

En Beğenilen İslâm’da İmâmet ve Hilâfet Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen İslâm’da İmâmet ve Hilâfet sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İslâm’da İmâmet ve Hilâfet kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Taftazânî bazı halifede bulunması gereken bazı şartlar olmadığı takdirde bile dinî hükümlerin tatbik edilmesi için bir imamın gerekli olduğunu belirterek zaruretlerin bir takım mahzurlu şeyleri mubah kıldığını ifade eder. Taftazânî imâmetin bütün şartlarını taşıyan bir imamın bulunmaması durumunda diğer şartları kendisinde en iyi şekilde toplayan kimsenin imam olması gerektiğine işaret etmiştir.
Sayfa 80 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Şia'nın sapkınlığı-II
Şia'ya göre imâmet, itikatla alakalı olup dinin önemli rükünlerinden birisidir. Bu itibarla Şia imâmeti itikadî bir esas olarak kabul etmektedir. Şia'nın dışındaki diğer İslâmî mezheplere göre ise imâmet, amelî bir konudur. Şia... imanın ancak imama imanla tamam olacağını iddia etmiştir... Şia, imâmeti inanç esasları arasına almakla kalmamış, imâmete verdiği hususi konumla birçok nassı imâmet görüşleri doğrultusunda tevil etmeye çalışmıştır. Öyle ki, imamların aynen peygamberler gibi masum olduklarına büyük ve küçük günah işlemeyeceklerine inanmışlardır. Hatta Küleynî imamların ne zaman öleceklerini bildiklerini ve kendi seçimleriyle öldüklerine dair bir bölüm açarak bununla alakalı rivâyetleri zikreder.
Sayfa 63 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Reklam
Makam-ı hilâfetin ve halifeye itâatin vücûbiyeti
'Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlü'ne ve sizden olan ulu'l-emre itâat ediniz' (en-Nisâ 4/59)... Ulu'l-emr, ilim ve fazilet, hak ve adalet vasıflarını taşıyan emir sahipleri demektir ki, genel olarak şeriatın hükümlerini yerine getiren devlet başkanı mânasında kullanılır. Bu itibarla İslâm hukukunda devletin en yüksek otoritesi olduğundan halife, ulu'l-emr olarak kabul edilmiştir. İslâm hukukçuları ve kelâmcılar, yukarıda zikrettiğimiz âyeti, halife ve imama itaatin farz olduğuna delil kabul etmişlerdir. Dolayısıyla bu âyetle devletin en üst idarecisinin yani halifenin varlığının zarûrî olduğu açıkça beyan edilmiştir. Aksi halde ona mutlak itâat emredilmezdi.
Sayfa 24 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Hilâfetin Kureyşîliği Meselesi-V
Son olarak, hilâfetin mâna ve fonksiyonunu ifa edecek Kureyşten ehli birisi bulunmadığı takdirde bu görevi ifa etmeye ehliyetli bir başka müslümanın hilâfeti sahihtir. Ayrıca imamda hangi şartların daha çok lazım olduğuna o devrin ahvaline bakarak ehlü'l-hal ve'l-akdin karar vermesi, şartlarda müsâvi olan iki aday arasından müslümanların maslahatına en uygun olanı tercih etmesi gerekir. Meselâ müslümanların ülkesi düşmanlar tarafından işgal tehlikesiyle karşı karşıya ise şecaatli bir imam tercih sebebi, ümmet itikadî ve ameli bir bozukluk içersinde, cehaletle mücadele gerekiyorsa ilimde rüsuh bulmuş bir imam tercih sebebi olabilir. İki adayın da aynı özellikleri taşıması durumunda Kureyşli olmak bir tercih sebebi olabilir. Zulüm, haksızlık, rüşvet gibi bir takım kötülükler çoğalmış ise diğerlerine nispetle daha âdil olanın imameti öne geçirilebilir.
Sayfa 196 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Ashâb-ı kirâmın dinimizdeki yerinin ve öneminin büyüklüğü konusu izaha ihtiyaç duymayacak derecede açıktır. Zira onlar İslâm Teşriî'nin Kurân'dan sonra en mühim kaynağını teşkil eden Sünnetin bize ulaşmasında ilk ravîlerdir. Ayrıca Sahâbîler vahyin nüzulüne şahit olmuşlar, Resûlullâh'la beraber bulunup ona arkadaşlık yapmışlardır. Dinin hakikatlerini herkesten çok daha iyi ilk kaynağından öğrenmişler, herkesten daha doğru Kur'ân ve Sünnetin manasını anlayıp izah etmişler ve uygulamışlar, kısaca en güzel manada İslâm'ı yaşamışlardır. İslâm uğrunda mallarını mülklerini, ailelerini ve vatanlarını terk etmiş İslâm için hicret etmişlerdir. Ashâb-ı kiram İslâm için canını ortaya koyup harplere katılmış, müslüman olmayan baba veya oğlunu veya kardeşini öldürmek durumunda kalmışlardır. İslâm uğrunda yaptıkları bu fedakarlıktan dolayı Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Allah'ın medh-ü senasına mazhar olmuşlar, Resûlullâh'ın (s.a.) da memnuniyetini kazanmışlardır. Bu itibarla Ehl-i sünnet ulemâsı sahâbenin adaletinde ve güvenirliğinde ittifak etmişlerdir.
Sayfa 121 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Cürcânî imamın tarifini: 'Din ve dünya işlerine ikisine birden genel başkanlık eden kimse' şeklinde yapmıştır. Cürcânî, burada din ve dünya işlerine beraber başkanlık edene imam diyerek, İslâm'da din ve dünya işlerinin beraber yürütülmesinin gerekliliğini ifade etmiştir.
Sayfa 32 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Reklam
112 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.