Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam'da Lanetliler Toplumsal Yaralar

M. Cevat Akşit

İslam'da Lanetliler Toplumsal Yaralar Gönderileri

İslam'da Lanetliler Toplumsal Yaralar kitaplarını, İslam'da Lanetliler Toplumsal Yaralar sözleri ve alıntılarını, İslam'da Lanetliler Toplumsal Yaralar yazarlarını, İslam'da Lanetliler Toplumsal Yaralar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hakkı olan birşeyi yerine getirmesini istediğinde karısı itaat etmezse koca onu tedip hakkına sahip olur, Kocasına asi olan kadın için Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.); "Bir kadın kocasına dünyada eza ederse, o adamın hurilerden olan zevcesi şöyle der: (Allah sana lânet etsin, kahretsin seni. Eza etme ona. O senin yanında misafirdir, geçicidir. Kısa zamanda seni terkedip bize kavuşacak)" buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerifde, kocasına haksız yere isyan eden kadına meleklerin lânet edeceğine delil vardır"
Sayfa 217Kitabı okudu
Kadın kocasına karşı tatlı diliyle, onun gönlünü hoş edecek şekilde davranmak suretiyle kocasını kendinden razı edecek ve iyi geçim sebebi olacaktır. Kocasından gördüğü iyilikleri inkar etmesinin haram olduğunu bilerek sözüyle teşekkür edecek, davranışlarıyla da onu memnun edecektir. Kocanın yuvadan kopmaması, yuvanın selâmeti için buna çok gerek vardır. İşin önemine binaen Efendimiz (s.a.v.), "Hangi kadın, kocası ondan razı olduğu halde vefat ederse Cennete girer", müjdesini vermişlerdir.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Koca: kansına, bir emaneti koruduğu gibi korumak, haklarına riayet etmek, onun bazı huylarına sabretmek, ona eziyetten sakınmak, zulmetmemek, onu islah etmeye çalışmak ve helal lokmayla beslemekle yükümlüdür. Nikahla beraber kadının da kocasına itaati farz olur. Kadının kocasına her mubah işte itaat etme mecburiyeti vardır. Kur'an-ı Kerim'de, "Saliha kadınlar itaatkardırlar" buyurulmaktadır. Kadın kocasına destek ve yardımcı olmalı, onun şevkini kırıcı, moralini bozucu davranışlardan kaçınmalıdır. Peygamber Efendimiz (sav.), "Ey insanlar! Kadınlar sizin yanınızda devamlı size yardım edip duran esir gibi kişilerdir." buyurarak, kocalarının işlerini zorlaştırıcı davranışlardan kaçınmalarının önemini vurgulamıştır.
Sayfa 216Kitabı okudu
Müslümanlıkta din alimine, mürşide, şeyhe, hocaya Allah'ı tanıttığı ve emirlerini öğrettiği için ve öğrettiği sürece saygı duyulur. Onların fonksiyonları bundan ibarettir. Allah'ın emri yerine onlara teslim olunmaz. Çünkü yukarıda da değinildiği gibi, "Allah'a, Allah'ın emirlerine aykırılık ve isyan varsa; yaratılana itaat ve değer verme, onun sözünü dinleme yoktur"
Sayfa 197Kitabı okudu
Halbuki insanların birbirinden kopması, toplum adına çok kötü bir durumdur. İnsanlığın, Allah'ın takdîr ettiği kıyamete kadar bekası esasına aykırı bir tutumdur. Onun için Allahu Teala ve Resûlü Hz. Muhammed (s.a.v.); salihleri, din adamlarını tanrılaştıran, onların emrine girip putlaştıran, birbirinden kopmuş Yahudi ve Hristiyanlara lânet etmiştir. İslam aleminde herhangi bir camiye her müslüman gidebilmektedir. Mezhep farklılığı kopukluk sebebi değildir, kolaylıktır. Bir müslümanın istediğini, kolayına geleni takip etmesini sağlayan bir rahmettir.
Sayfa 197Kitabı okudu
Bir keresinde Hatemi Tai'nin oğlu Adiy Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e gelmişti. Henüz Hristiyandı. Boynunda haç vardı Efendimiz (s.a.v.), "Ya Adiy! Şu boynundaki putu at", buyurdu. O da attı. Efendimiz (s.a.v.) el-Tevbe sûresinden: "Hristiyanlar Allah'ı bırakıp rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler.", ayetine gelmişti. Adiy, "Ya Resûlallah onlara ibadet etmezlerdi.", dedi. Peygamberimiz (s.a.v.), "Rahipler Allah'ın helal kıldığını haram kılarlar siz de haram tanımaz mıydınız? Allah'ın haram kıldığına helal derler siz de helal saymaz mıydınız?", buyurdu. Adiy, "Evet." dedi. Efendimiz, "İşte o, onlara ibadettir.", buyurdular. Görülüyor ki Allah'ın emirlerine uyup uymadığına bakmaksızın rahipler ne dediyse haktır demek, onlara hüküm koyma iktidarını vermek, onlara itaatle Allah'ın hükmüne karşı koymak, onlara tapmak, onları Allah'dan başka rab edinmek sayılmıştır. Alimlere ve din adamlarına itaat, Yaratan'a isyan olmamak kaydıyladır, Hakkı bâtılı, bâtılı hak yapmaya çalışanlar birer Tağutturlar. Onların dediğini yapmak, Allah'ı bırakıp başkalarına tapmaktır.
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
Münafıklar hilekardırlar. Hilekarlıklarının sebebi kalblerindeki inançsızlık, şüphe, kuşku ve nifak hastalığıdır. Onlar Allah'dan, Allah'ın Kitabı'ndan, Peygamberinden ve herşeyden şüphe ederler. Nazarlarında hak ve hakikat kendilerinden ibaret görünür. Dünyanın nimetlerine garkolsalar yine iğneli beşikte yaşarlar. Şüphe ve nifak hastalığı onları daima rahatsız eder. Bu hastalığı tedavi için gelmiş olan dine sarılmazlar, ondan da şüphe ederler.
Sayfa 145Kitabı okudu
İman edilmesi gereken mukaddesatı; dille olmasa dahi davranışlarla tahkir, yalanlamak, hafife almak, önemsiz saymak, onları iptal için çalışmak küfürdür. Mesela bir zorlanma durumu yokken Allah (cc.)'in kesin bir emrini reddetmek, haç'a tapmak, Mushafı pisliğe atmak, üstüne hakaret kasdıyla oturmak, güneşe secde etmek, küfür neşretmek, kesinlikle haram olanı helal, helal olanı haram saymak, dine veya imana sövmek küfürdür. Küfür için iman edilmesi gerekli olanların hepsini inkar etmek şart olmayıp, birine veya bir kısmına inanmamak da küfürdür. Çünkü iman bölünme kabul etmez, parçalara ayrılmaz. İman ile küfür bir arada bulunamaz. Yüzde bir kafir, yüzde doksan dokuz mü'min olunmaz. Ya inanılması gerekenlerin hepsine inanılır yüzde yüz mü'min olunur, ya da hiç mü'min olunmaz, kafir olunur.
Sayfa 141Kitabı okudu
Şeytan doğrudan Allah (cc)'ı ve öldükten sonra dirilmeyi inkar etmemişti. Onun kafirliği, Allah (cc)'in emir ve teklifini, bu emre uygun davranmayı inkar etmek suretiyledir. Şeytan, isyanından tevbe edeceği yerde, Adem ve zürriyyetinin öldükten sonra dirilmeleri vaktine kadar kendisine süre tanımasını Allah (cc.)'dan istemiştir. Süre tanınınca da sağ kaldıkça insanları Allah'in yolundan saptıracağını inatla belirtmiştir Şeytan ve avanesinin bir özellikleri de, günahlarından tevbe etmemekte ve insanları bir takkm bahanelerle yanıltmakta direnmeleridir.
Sayfa 139Kitabı okudu
Allah Teâlâ (c.c): "Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız."buyurmuştur. Her insan, davranışlarının dinin emirlerine uygun olmasına özen göstermeli ve yaptığı herşeyin hesabını vereceğini bilerek hareket etmelidir. Hayat anlamsız bir var oluş değildir. Hayırlı faaliyetler alanı olmalıdır. Ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Faaliyetlerimizin karşılığını bulacağımız ebedi aleme geçişi sağlayan dönüm noktasıdır. Onun için insan, ne söylediğini, ne yaptığını, neyi beğenip neyi beğenmediğini bilerek sözünü sarf etmeli veya adımını atmalıdır. İlim, söz ve işden önce gelir. İnsan, sözlerinin ve davranışlarının haram mı, helal mi olduğunu konuşmadan veya harekete geçmeden önce bilmelidir. Bilmiyorsa bilenlere sormak, sonra söze ve işe girişmekle yükümlüdür.
Sayfa 131Kitabı okudu
76 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.