Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler

Bahriye Üçok

Sayfa Sayısına Göre İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslâmiyetin çıkışı sırasında Arapların genel olarak dini putperestlik idi. Bahreyn, Oman, Yemen, Necran bölgelerinde Mecûsilik, Hristiyanlık, Mûsevîlik sayılabileceği gibi, ayrıca Hristiyanlığın Yakûbilik ve Nestûrilik şekli de burada kendine taraftar bulabilmiştir. Fakat Mekke ve etrafı Hicaz'da bu dinlerden hiçbiri yerleşememiştir. Orada ecdadın yaptığı putlar, Kâbe'nin içini süslemektedir. Kureyşli Araplar'ın kutsal tanıdığı ve taptığı putların sayısı ise üçyüz altmışı bulmakta idi. Kâbe'nin en önemli putu Hubel, Kureyş kabilesinin putu idi. Kâbe her ne kadar putperest Araplar' ın müştereken kutsal tanıdığı bir yer olmuşsa da bundan gayri, Yarımadanın başka başka yerlerinde yüz kadar tapınak daha vardı ve onların da etrafı tavaf edilir, kurbanlar kesilir, bunlara hediyeler sunulurdu.
Sayfa 8 - Cem YayıneviKitabı okudu
İslâmiyetin çıkışı sırasında Arapların genel olarak dini putperestlik idi. Bahreyn, Oman, Yemen, Necran bölgelerinde Mecûsilik, Hristiyanlık, Mûsevîlik sayılabileceği gibi, ayrıca Hristiyanlığın Yakûbilik ve Nestûrilik şekli de burada kendine taraftar bulabilmiştir. Fakat Mekke ve etrafı Hicaz'da bu dinlerden hiçbiri yerleşememiştir. Orada ecdadın yaptığı putlar, Kâbe'nin içini süslemektedir. Kureyşli Araplar'ın kutsal tanıdığı ve taptığı putların sayısı ise üçyüz altmışı bulmakta idi. Kâbe'nin en önemli putu Hubel, Kureyş kabilesinin putu idi. Kâbe her nekadar putperest Araplar' ın müştereken kutsal tanıdığı bir yer olmuşsa da bundan gayri, Yarımadanın başka başka yerlerinde yüz kadar tapınak daha vardı ve onların da etrafı tavaf edilir, kurbanlar kesilir, bunlara hediyeler sunulurdu.
Sayfa 8 - Ankara Üni. İlahiyat Fakültesi Yayınları
Reklam
Araplar cinlere de inanır, bunları Allah'ın kızları sayarlardı . Bu inançta Arabistan ikliminin ve coğrafi durumunun tesirleri olsa gerektir. Cinler hayır ve şer işledikleri için onlara hürmet ve ibadet gerekirdi. Bunlar ekseriya bir taşın veya ağacın içini mesken tuttuklarından, o ağaç veya taşa ibadet edilirdi. Milâttan sonra VI. Yüzyılın ortalarında Arabistan'da putlara artık eskisi gibi rağbet eden kalmamıştı. Araplar taştan ağaçtan yapılmış tanrıların dünyayı ve kâinatı idare edemiyecekleri inancına artık varabilmişlerdi. Her ne kadar başları darda kalınca gene onlara müracaat ediyor, kurbanlar kesip kanlarını bu putların üstlerine sürüyorlar idiyseler de, amaçları gerçekleşmeyince onlara küfretmekten de geri kalmıyorlardı. Hattâ Beni Hanife'nin uzun yıllar boyunca taptığı putu bir kıtlık sırasında yemiş olması, Araplar'ın tanrılarına bağlılıklarının ne derece gevşediğini göstermeye yarayacak bir örnek teşkil etmektedir.
Sayfa 9 - Cem YayıneviKitabı okudu
Araplar cinlere de inanır, bunları Allah'ın kızları sayarlardı . Bu inançta Arabistan ikliminin ve coğrafi durumunun tesirleri olsa gerektir. Cinler hayır ve şer işledikleri için onlara hürmet ve ibadet gerekirdi. Bunlar ekseriya bir taşın veya ağacın içini mesken tuttuklarından, o ağaç veya taşa ibadet edilirdi. Milâttan sonra VI. Yüzyılın ortalarında Arabistan'da putlara artık eskisi gibi rağbet eden kalmamıştı. Araplar taştan ağaçtan yapılmış tanrıların dünyayı ve kâinatı idare edemiyecekleri inancına artık varabilmişlerdi. Her ne kadar başları darda kalınca gene onlara müracaat ediyor, kurbanlar kesip kanlarını bu putların üstlerine sürüyorlar idiyseler de, amaçları gerçekleşmeyince onlara küfretmekten de geri kalmıyorlardı. Hattâ Beni Hanife'nin uzun yıllar boyunca taptığı putu bir kıtlık sırasında yemiş olması, Araplar'ın tanrılarına bağlılıklarının ne derece gevşediğini göstermeye yarayacak bir örnek teşkil etmektedir.
Sayfa 9 - Ankara Üni. İlahiyat Fakültesi Yayınları
VI. ve VII. Yüzyıllarda artık kudretin asıl sahibi ve tanrıların üstünde sayılan bir Allah'ın mevcudiyetine inanıldığı kitabelerden ve şiirlerden anlaşılmaktadır. Zira bu devirde yemin edilirken putlar üzerine değil, Allah adına yemin edilmeye başlanmıştır. Her kabilenin mensupları kendi tanrılarından bahsederken, onun doğrudan doğruya adını söylemez "Rabbi" veya "Rabbenâ" (=efendim veya efendimiz) diye onu anardı . Bazan "İlahi" de denirdi. Mesela Sakifler'de el- Lat, Rabb'in müennesi idi. Her kabile "Allah" diyor, fakat kendi tanrısını kastediyordu. Ancak böylece konuşma dilinde tam hâkimiyet elde eden "Allah" kelimesi, her tarafta bir olan, her kabilenin sayılan genel bir Tanrı fikrine geçişi temin etmiş oldu ve genelliği, bakımından diğer tanrılardan ayrılıp onların üstüne yükseldi.
Sayfa 10 - Cem YayıneviKitabı okudu
VI. ve VII. Yüzyıllarda artık kudretin asıl sahibi ve tanrıların üstünde sayılan bir Allah'ın mevcudiyetine inanıldığı kitabelerden ve şiirlerden anlaşılmaktadır. Zira bu devirde yemin edilirken putlar üzerine değil, Allah adına yemin edilmeye başlanmıştır. Her kabilenin mensupları kendi tanrılarından bahsederken, onun doğrudan doğruya adını söylemez "Rabbi" veya "Rabbenâ" (=efendim veya efendimiz) diye onu anardı . Bazan "İlahi" de denirdi. Mesela Sakifler'de el- Lat, Rabb'in müennesi idi. Her kabile "Allah" diyor, fakat kendi tanrısını kastediyordu. Ancak böylece konuşma dilinde tam hâkimiyet elde eden "Allah" kelimesi, her tarafta bir olan, her kabilenin sayılan genel bir Tanrı fikrine geçişi temin etmiş oldu ve genelliği, bakımından diğer tanrılardan ayrılıp onların üstüne yükseldi.
Sayfa 10 - Ankara Üni. İlahiyat Fakültesi Yayınları
Reklam
İslamiyet doğmadan biraz evvel, Araplar kainatı kuran, düzenleyen bir tanrının varlığına hükmetmişlerdi. Fakat onunla kendileri arasında henüz bir münasebet kurulamamıştı. Gerçi, tek tanrılı dinler ötedenberi Yarımadada bilinirdi Fakat İsa ve Musa dinleri, hürriyetlerine son derece bağlı olan Araplar, tarafından itibar görmemişti. Çünkü bu iki dinden biri tamamiyle milli idi, diğeri ise aslında esaret hayatı yaşayan ve hâkim sınıfların zulmünden ümitsizliğe düşen kavimlere sabır ve tahammülü tavsiye ediyordu. Araplar, öyle bir yanağına tokat vuran kimseye, öteki yanağını uzatacak kadar müsamahakâr yaradılışta değillerdir. Esasen Araplar başka dinlere karşı pek lâkayt idiler. Bir kabile içinde ayrı ayrı dini inanca sahip kimselerin bulunmasına, o kabile üyeleri hiç ses çıkarmazlardı . Bu lâlâkaydi o dereceye varmıştı ki, Kâbe'nin direkleri üzerinde Meryem ve oğlu İsâ'nın resimleri yer alıyordu. Gene bu hoşgörürlük sebebiyledir ki, ilk zamanlarda Hazreti Muhammed'in dinini yaymasına Mekkeliler ses çıkarmadılar; fakat o, putlara hücuma başlayınca durum değişti. Ancak bundan sonradır ki, gururları zedelenen Araplar, putların ortadan kalkmasıyla Mekke'nin iktisadi merkez olma durumunu kaybedeceğinden korkarak islâmiyet'e karşı cephe aldılar.
Sayfa 11 - Ankara Üni. İlahiyat Fakültesi Yayınları
Araplar ve putperestlik.
Milâttan sonra VI. Yüzyılın ortalarında Arabistan'da putlara artık eskisi gibi rağbet eden kalmamıştı. Araplar taştan ağaçtan yapılmış tanrıların dünyayı ve kâinatı idare edemiyecekleri inancına artık yarabilmişlerdi. Her ne kadar başları darda kalınca gene onlara müracaat ediyor, kurbanlar kesip kanlarını bu putların üstlerine sürüyorlar idiyselerde, amaçları gerçekleşmeyince onlara küfretmekten de geri kalmıyorlardı . Hattâ Beni Hanif e'nin uzun yıllar boyunca taptığı putu bir kıtlık sırasında yemiş olması, Araplar'ın tanrılarına bağlılıklarının ne derece gevşediğini göstermeğe yarayacak bir örnek teşkil etmektedir.
Sayfa 16 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Her kabilenin mensupları kendi mâbudlarından bahsederken, onun doğrudan doğruya adını söylemez "Rabbi" veya "Rabbena" (efendim veya efendimiz) diye onu anardı.
Sayfa 26 - Cem YayıneviKitabı okudu
Musa Öğretisi (Söylem/Din) veya Musevilik
Musa dini, komşu bulunduğu memleketler içinde en ziyade Arap Yarımadası'nda taraftar bulabildi. Çünkü İbrahim'in Rabbi'ne karşı İsmailoğulları'nın (Araplar)hürmeti büyüktü. Böylece Kuzeybatı Arabistan'ın Teyma, Hayber, Yesrib, Fedek vahalarını elde etmişlerdi. Hatta Yemen Devleti bir ara resmi din olarak Museviliği kabule kadar gitmiştir.
Sayfa 27 - Cem YayıneviKitabı okudu
76 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.