İslami Hayat ve Sorunları sözleri ve alıntılarını, İslami Hayat ve Sorunları kitap alıntılarını, İslami Hayat ve Sorunları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zengin bir insanın ilk ibadeti, muhtaç durumda olanların ihtiyaçlarını gidermek ve infak etmektir. Eğer tuttuğu oruç veya gece namazları onu Allah yolunda infaktan kaçındırıyorsa, o oruç ve namazların bir faydasını görmez.
Okuyan bir fakihin ilk ibadeti, nasihat etmek havas ve avam arasında fark gözetmeksizin insanları eğitmektir. Aksi takdirde bir köşeye çekilsorulan sorulara sadece “evet” veya “hayır” diyerek işin içinden çıkmaya çalışması, fitnenin yaygınlık kazandığı toplumlarda emr-i bil maruf, nehy-i anil münkerden kaçınması onu sorumlu durumdan kurtarmayacaktır.
Tecrübelerime dayanarak edindiğim intiba şu ki Müslümanlar, Sünnet-i Seniyeyi anlamada şu iki hataya düşmüşlerdir.
1)Zayıf rivayetlere çokça yer vermek, öyle ki bu tür rivayetler ibadete yansıyacak kadar yaygınlık kazanmıştır.
2)Sahih hadisleri sağlıklı bir şekilde anlayamama, buna bağlı olarak bu hadisleri araştırma yoluna gidememeleri.
Hiç unutmuyorum, Mekke'de yayınlanmış bir broşür elime geçti. O broşürde Allah Resulü Hz. Muhammed'in (s.a.) insanları İslâm'a davet etmeden, onlara karşı savaş açtığı, bu savaşların iptidaî hücumlardan ibaret olduğu belirtiliyordu.
Meseleleri bu şekilde yorumlayanlar, kitap ve sünnetin başına bela olan kaim kafalı kişiler olup, cehl-i mürekkeb müntesipleridir.
Gözlenen şu ki Kur'an-ı Kerim'le ilişkilerimiz zayıftır. Onun hidâyet ve nur dolu hakikatleri bize kapalıdır. Oysa Kur'an-ı Kerim, İslâmî kaynakların ilkidir. O, Allah Teâlâ'nın Kitab-ı Kerimidir.
Bununla Kur'an'ın az tilavet edildiğini kasd etmiyorum. Kastettiğim şey, Kur an üzerinde düşünme zayıflığı, şuura yerleştirmeme ve aziz kitabı idrak edememe meselesidir.
İslâm, asla kâinat ve hayatla dinin arasını ayırmaz.
İslâm, Allah'ın salih kullarından aradaki bütün çelişkileri ortadan kaldırmalarını ister. “Biz bunları biliyoruz. Anlatılanlarda yeni bir şey yok.” denilebilir. Ben de derim ki: İslâm için çalıştığını ve yorulduğunu zanneden birçok genç var ki bunlar dünyaya ve dünyayla ilgili ilimlere sırt çevirmeyi ibadet sanıyorlar. Bu tür gençler, ilmî araştırmaları hafife alıyor ve ibadetlerin zikir ve şükürden ibaret olduğunu zannediyorlar.
"Müslümanın Akidesi” isimli kitabımı telif edip içinde Mehdi'den bahsetmeyince bana denildi ki:
-“Niçin Mehdi’yi kıyamet alâmetleri içinde saymadın?”
Dedim ki:
-“Mehdi hakkında sarih bir hadis rivayet edilmemiştir. Sarih olarak rivayet edilen de sahih değildir. Sabit bir hükmü ifade etmeyen bir şeyi, küfür ve imanın arasını ayıran bir akide haline nasıl getirebilirim?” Sonra şöyle dedim:
-“Şimdiki problem beklenen Mehdi değil beklenmeyen Mehdi'dir. Zaman zaman aniden ortaya çıkıyor. Bu durum ancak deccalların sayısını artırıyor.”
Toplumun üstün bir seviyeye ulaşması için gerekli olan her türlü meşru şeyi yapmak dindendir. Nitekim usulü fıkıh âlimleri şöyle demişlerdir: “Bir vacibi ifa etmek için gerekli şeyler de vaciptir.”