Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gazali ve İhyau Ulumi’d-Din’i

İslam’ın İlk Müceddidi

Kenneth Garden

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İbadet olan temizlik yani tahâret diğer ibadetler veya namaz yerine getirilmeden önce yapılan bütün vücudun (gusl)) veya vücudun bazı kısımlarının (vudd&) yıkanmasından oluşmaktadır. Geçerli bir guslün veya abdestin şartlarının ne olduğu ve bu temizliğin hangi durumlarda geçersiz olduğu meselesi fıkıhla alakalı meselelerdir. Fakat Gazâli temizliğin fıkhın yetki alanının ötesinde bulunan daha derin ve önemli boyutlarının oldugunda ısrar etmektedir. Temizliğin Sırları'nın (Kitâbu Esrâri't-tahâre) başında, temizliğin övüldüğü, ondan dinin temeli ve namazın anahtarı olarak bahsedildiği pek çok Kur'an ayeti ve hadis zikrettikten sonra Gazâli, temizliğin zahiri kısmının yanında bir de bâtıni kısmının bulunduğunu ısrarla söylemektedir. O şunları yazmaktadır: Basiret sahipleri burada verilenlerin zahirlerinden en önemli meselenin, içlerin (el-esrâr) temizlenmesi olduğunu anlamışlardır. Onun (yani Muhammed), salât ve selam üzerine olsun, “Temizlik imanın yarısıdır” derken kastettiği şeyin, su dökmek veya suya daldırmakla zahiri pisliklerin temizlenmesi olurken, içerisinin yıkık dökük kalması ve pislik ve kirlerle dolu olarak bırakılmasını kastetmedigi düsünülebilir mi?Böyle olması ne kadar abestir.35
Sayfa 166Kitabı okudu
Bu çalışma boyunca Gazâli'nin hayatı bir kez daha onun düşüncesiyle bir araya gelmektedir: Ben onu yalnız başına uhrevi bir hayat yaşayan bir talip olarak değil, fakat kendi çağının meseleleri üzerinde kök salmış, bu çağın en güçlü şahsiyetlerinden bazılarıyla bağlantılı ve elindeki bütün imkânları ihyacı bir gündemi yaymak ve yerleştirmek için kullanan meşguliyet sahibi bir ilim adamı olarak sunuyorum. Bu bakımdan, onun emsalleri İhyâ'da sözlerine sıklıkla yer verdiği mutasavviflar veya kendisine çok şey borçlu olduğu İbn Sinâ gibi filozoflar içerisinde değil, fakat kendisinden sonra gelen asırlarda ortaya çıkan, özellikle de modern dönemee sayılari iyice artan ve pek çoğunun Gazali'den ilham aldigi müceddidler içerisinde aranmalidir.
Reklam
Tefekkür, manayı tekrar tekrar zikrederek onu kalbe yerleştirmek ve böylece bu manayı kalbe kazıyarak bir daha kaybolmamasını sağlamaktan oluşur.119 Gazâli, “tefekkürün değerinin zikir ve tezekkürden daha fazla olduğunu, çünkü fikrin zikir ve daha fazlasını içerdiğini” açıkça ifade etmektedir.120 Gazali'nin burada bahsettiği zikir standart bir tasavvuf pratiğidir ve bu pasajda fikre ondan daha yüksek bir değer biçmesi gayet çarpıcıdır.
Sayfa 144Kitabı okudu
İhya'nın son çeyreği ve böylelikle tamamı Ölümü ve Sonrasını Zikir Kitabi'yla bitmektedir ve İnsan bu dünyada elde ettiği Allah bilgisini tam anlamıyla ahirette idrak edeceği ve mutluluğunun kemalini tam anlamıyla orada tecrühe edeceği için bu bitiş kitap için gayet uygundur. Dahası, ölümün kaçınılmazlığını hatırlatmak, okurun bu kısa hayatın
Sayfa 144Kitabı okudu
Amel, nefiste hikmet ve cesaret gibi faziletlerin yerleştirilmesi ve ahmaklık, korkaklık ve acelecilik gibi reziletlerin ortadan kaldırılması İle ahlâk kurallarına uygun bir şekilde eğitilmesine bağlıdır. İnsanlar arasındaki genel eğilim öfke, açlık ve cinsellik gibi dürtülerden kaynaklanan arzuların isteklerini yerine getirmek olduğu için ahlâk eğitimi gereklidir, Gazâli bu arzular için de kullanım alanları olduğunu yazar, İnsan ruhunun şeylerin hakikatinin bilgisini elde etmesi İçin bu dünyada var olması zorunludur ve o bu dünyada var olmak için bir bedene ihtiyaç duyar, Beden ise kendisini savunmak için öfkeye, kendi varlığını devam ettirmek için iştaha ve türün devamını sağlamak için cinselliğe ihtiyaç duyar. Gazâli bedeni beslemeyi kişinin savaşa gitmek için at beslemesine benzetir.“ Fakat ne yazık ki insanların çoğu için bedensel arzuların doyurulması amaca götüren bir yol olmaktan ziyade kendi başına bir amaç haline gelir. Bu durum kişinin dünya işlerine çokça dalmasına ve ahiret mutluluğunu elde etme hedefinde gevşek davranmasına sebep olur. Dolayısıyla arzuların evcilleştirilerek kontrol altına alınması -amel ilim elde etmeye yoğunlaşmanın ön şartı haline gelir. Arzular evcilleştirilerek kontrol altına alındığında, akıl bilgi peşinde koşmak için özgür hale gelir ki, bu bilgi öyle sıradan bir bilgi değildir, En nihayetinde elde edilmek istenen bilgi Allah bilgisidir.
Dini İlimlerin İhyâsı, 488/ 1095'te gerçekleşen şeyin, Gazâli'nin felsefe ve tasavvuf sentezine ve Müslümanları insan hayatının en önemli ve en acil vazifesi olan mutluluğun elde edilmesi çabasına davet etmeye olan adanmışlığının katılaşması olduğu izlenimini vermektedir. Gazâli'nin ilahi olan üzerine insanların sahip olabileceği bilginin en ileri iki şeklini temsil eden Allah'ın birliği hakkındaki en yüksek iki anlayışı tasvir ederken söyledikleri, Mizân'da farazi olarak önerilen üçüncü yolun İhyâ'yı yazdığı dönemde onun düşüncesinin merkezi bir önermesi haline geldiğini göstermektedir. Bununla birlikte Gazâli yazılarında bunu merkezi bir önerme haline getirmemiştir. Mizân'da mutluluk hedefi üzerine açıkça yapılan vurgu ve bunu elde etme yöntemleri olmaları bakımından felsefe ve tasavvuf hakkındaki nispeten açık müzakereler, İhyâ'da büyük ölçüde azalmıştır. Bunun nedeni Gazâli'nin kitabı pek çoğu tasavvufi amelle desteklenmiş bir felsefe eğitimi bir tarafa, sadece felsefi eğitime bile yetenekli olmayan daha geniş bir din âlimleri sınıfı için yazmış olmasıdır. Bunun da ötesinde Gazâli İhyâ'da sıradan müminlerin saf imanının ötesine geçen din âlimleri için bu müminlerin ulaşacağı kurtuluşun (necâi) garanti olmadığını, onların mutluluk bir tarafa sadece bu kurtuluşu elde edebilmek için bile muamele ilmini takip etmeleri gerektiğini ileri sürmekte ve böylece İhyâ'nın içeriği onlar için zorunluluk haline gelmektedir.
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
Gazâli'nin karşı çıktığı şey, filozofların ulaştığı sonuçlar veya en azından bu sonuçların tamamı değildir. Aksine onun karşı çıktığı şey, onların tartışma yöntemleri ve bu yönteme eşlik eden inanç, yani entelektüel sistemlerini başka hiçbir otoriteye borçlu olmaksızın ve hiçbir önkoşula ihtiyaç duymaksızın sadece rasyonel kanıtlarla kendi başlarına inşa edebileceklerine dair taşıdıkları inançtır. Onun hedeflediği şey, peygamberlik vasıtasıyla ilahi yardımın gerekli olduğunu ispatlamaktır. O, Tehâfüt'te bahsi geçen doğru felsefi öğretilerin filozofların kendi çabalarıyla keşfedilmediğini, fakat İbrahim ve Musa gibi daha önce gelmiş peygamberler vasıtasıyla insanlara bildirildiğini iddia eder. Kritik bir şekilde o, felsefenin ahiret anlayışının, yani ahiret mutluluğunu elde etme çabasının, “dinle çatışmadığını” yazarak onu felsefenin doğru öğretilerinden biri saymaktadır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.