Ve Allah-u Teala (c.c.) Hz. Âdem’i (a.s.) topraktan yarattı… O’na ruh, beden ve duygular verdi. Havva Anamız’ı yine O’ndan meydana getirdi… İnsanlık hammaddesi toprak olan bir başlangıç yaşadı… Sonra insanoğlu yine topraktan barınaklar, köyler, şehirler yaptı. Tümü toprak ve taştan oluşan ruhsuz yapıların ve cansız şehirlerin kalbi, İslam’la şereflenince atmaya başladı. Soluk alıp verdiler… Yaşayan şehirler oldular! Sahabelerin ayağının tozuyla anlam buldular… İslam önce insana dokundu… Sonra da insan İslam’la birlikte taşa, toprağa! Ve topraktan Kırk Kalem “Kutlu İslam Şehirleri”ne dokundu! Dokundu! Çünkü Müslümanların insanlık tarihine miras olarak bıraktığı, her biri bir kutup yıldızı gibi parlayan bu şehirler, İslam Medeniyetinin de yükselişinde önemli rol oynamışlardı. Madem insanlığın kurtuluşu İslam’a bağlı, öyleyse İnsan ve medeniyet hareketi bu kurtuluş mesajını insanlara ulaştırmalı dedik! Kırk Kalem kırk ulak olmak için yola çıktık…
