Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam'ın Siyasal Dili

Bernard Lewis

İslam'ın Siyasal Dili Sözleri ve Alıntıları

İslam'ın Siyasal Dili sözleri ve alıntılarını, İslam'ın Siyasal Dili kitap alıntılarını, İslam'ın Siyasal Dili en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benzer şekilde Müslümanlar da siyaset kelimesini kullanırken bunun eski OrtaDoğu'da "at" anlamına gelen bir kelimeyle ve klasik Arapça'da "seyislik yapmak" anla­mına gelen bir fiil ile türetildiğini çok az düşünür.
Cihad yükümlülüğünün temeli vahyin evrenselliğine dayanır. Allah'ın kelamı ve mesajı bütün insanlık içindir; bunları kabul edenlerin görevi, kabul etmeyenleri ikna etmek veya en azından boyunduruk altına al­maktır. Bu yükümlülük, zamana ve mekana bağımlı değildir. Bütün dünya İslam'ı kabul edene kadar, ya da İslam devletinin gücüne boyun eğene kadar bu mücadele sürecektir. Bu gerçekleşene kadar, dünyanın iki kutuptan oluştuğu kabul edilir: Müslüman idaresi ve İslam hukukunun hüküm sürdüğü dar-ül İslam; dünyanın geri kalan kısmım kapsayan dar-ül Harb. Bu ikisi arasında ahlaki açıdan gerekli, huku­ken ve dinen mecburi, İslam'ın kafirler üzerinde nihai ve kaçı­nılmaz zaferine kadar sürecek bir savaş hali vardır. Hukuk kitaplarında bu savaş halinin, anlaşma veya mütarekeler yolu ile, gerekli görüldüğü hallerde durdurulabileceği yazılıdır. Sa­vaş bir barış anlaşmasıyla değil ancak nihai bir zaferle sonuç­landırılabilir.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Kur'an'da bile Mekke'ye Ummu'l-Kura denmiştir ki, bu yunan­ca metropolis'in kelimesi kelimesine tercümesidir. Müslüman­ların izlemeleri istenen dosdoğru yol sirat-ı Müstakim, düz Ro­ma yoludur ve sirat Latince strata'dan başka bir şey değildir. İngilizce ''street" de buradan türetilmiştir.
Destur veya destvar keli­mesi dini veya siyasi olsun "otoriteyi elinde bulunduran kimse" manasına gelirdi ve daha sonra sadece Zerdüşt din adamlarını temsil eden bir kelime haline gelmiştir.
Örn: Diyanet Başkanı'nın Ayasofya vaazı
Vaizlerin de cuma hutbeleri için minbere çıkarken bir kılıç bulundurmaları veya minberde kılıçlarına, asalarına ya da yaylarına dayanmaları olağan hale gelmişti. Hem asa hem de minberin kendisi, eski Araplar arasında, bir otorite belirtisi haline gelmiş, hatipler ve hakemler tarafından münaka­şaları yatıştırmak için kullanılmıştır. Eski adetlere göre Vaiz, İslam idaresi altına barış içinde girmiş olan şehirlerde asa, fetih yolu ile alınanlarda ise kılıç taşırdı.
Arapça'da şeyh, kelime manası olarak "yaşlı adam" demektir.
Reklam
Mürted ile savaş
Mürtede karşı mücadele (savaş) kuralları, kafirlere karşı mücadele kurallarından çok daha şiddetlidir. Bunlara hoşgörü veya güven idaresi verilemez ve bunlarla ateşkes veya anlaşma yapmaya da izin verilmez. Yakalananlar savaş esiri değildir. Bir zımmi niteliği kazanamaz, ayrıca cihad da ele geçirilenler gibi bir köle olmayı, hayal bile edemez. Önündeki tek seçenek tekrar dine dönmektir, aksi takdirde onu bekleyen ölümdür.
Sayfa 132Kitabı okudu
Hükümdar Kutsal Hukuku değiştirme yetkisine sahip ol­madığı için; hukukun kendisine verdiği otoritenin sınırlarını aşması meşru değildir. Eğer böyle bir şeye kalkışırsa yani hu­kuka aykırı bir tarzda kendisi bir şeyler yapar veya başkalarına yaptırırsa hukuka karşı tecavüz suçu işlemiş demektir ki ce­zasını da yine hukuk verecektir.
Osmanlı medeniyetinde Arapça, Farsça ve Türkçe ahenkli bir şekilde birlikte kullanıl­mıştır. Bu gün bile etkileri görülen ve Orta Doğu'nun büyük bir kesiminin kaderini beş asır boyunca şekillendiren genel kültür yapısının, bilhassa da siyasi kültürün esas unsurları bu üç dil olmuştur .
Türkçe'de millet olarak bildiğimiz milla Arami kökenli, Kur'an'da da geçen Arapça bir kelimedir. Milla'nın esas mana­sı "bir söz" demektir, dolayısıyla da muayyen bir sözü ve Vahiy kitabını kabul eden bir insan topluluğu demektir.
Reklam
Farklı dillerde sağ/sol metaforlari
İngilizce'deki Latince, Fransızca, ve Anglo-Saxon menşeli kelimelere bakacak olursak sağın tamlancıları olarak karşı­mıza beceriklilik, eli çabukluk, doğruluk, haklılık ve de dürüst­lük gibi kelimeler çıkar; bunun yanında sol ile alakalı olanlar bir parça beceriksiz ve tamamen uğursuz gibi tamlamalar olabilmektedir. Bu terimlerin karşılığı diğer bir çok dilde de var­dır. Klasik Arapça'daki maş'um "uğursuz" ve modern Arapça'daki müteşaim "kötümser" kelimelerinin her ikisi de "sol" anlamına gelen bir kökten türetilmiş bir fiilin sıfat-fiil (ortaç) olarak kullanılış şekilleridir. Diğer yandan, yumm "iyi talih" ve yemìn "yemin" kelimelerinin her ikisi de Arapça'da "sağ" anlamında kullanılan yaygın bir sözcükten gelmektedir. Rus­ça'da "solda" kelimesi kanun dışı veya kara-borsa iş görmeyi anlatır ki bu gerçekten çok ilginç bir örnektir. İngilizce'de her­kesin bildiği "sag kol-en çok güvenilir kimse" (righ-hand man) deyimi hükümdarın en gözde ve en güvenilir bakanına "sağ elin veziri" gibi ünvanlar verildiğinde resmi bir statüye de kavuşur.
Prensipte statü eşitli­ği ve bununla birlikte güç (iktidar) uygulamasına her ne seviye­de olursa olsun katılabilme hakkı özgür, erkek ve Müslüman olanların elinde olmuş, bu özelliklerden herhangi birine sahip olmayan köle, kadın ve kafirler dışlanmıştır.
Sayfa 100Kitabı okudu
Hükümranlığı elinde bulunduranlar meşruluklarını tama­men milliyetçi, vatanperver ve hatta hanedan iddiaları yerine İslam'dan aldıkları takdirde, Müslümanlar üzerinde son dere­ce etkili bir otorite kurabilirler.
Türkçe'de millet olarak bildiğimiz milla Arami kökenli, Kur'an'da da geçen Arapça bir kelimedir. Milla 'nın esas mana­sı "bir söz" demektir, dolayısıyla da muayyen bir sözü ve Vahiy kitabını kabul eden bir insan topluluğu demektir. Arami Hris­tiyan dilinde logos'un karşılığıdır.
Mutluluk şafak sökerken hayatta olmaktı, Fakat genç olmak hakiki saadetti!
165 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.