Mürşidi olmayanın imanı olmaz,” deni- lirdi. Çünkü mürşid, her şeyden önce canlıydı. Ağızdan ku> lağa aktarılan tarikat sırrı, ancak canlı birinden öğrenilebi- lirdi. Sonra, akıl, tasavvufu kavramak için çok fakir bir araç tı. Aklın bu fıkaralığını aşmak için canlı bir örnek, tek mümkün yol olarak görülürdü. Tarikat sırrı, kağıtlara yazıla mazdı. Allah muhafaza, o kağıtlar bulunsa neler olmazdı.