Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1897-1947 Siyonist Diplomasinin Analizi

İsrailin Doğuşu

Alan R. Taylor

İsrailin Doğuşu Gönderileri

İsrailin Doğuşu kitaplarını, İsrailin Doğuşu sözleri ve alıntılarını, İsrailin Doğuşu yazarlarını, İsrailin Doğuşu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1920'ler, Siyonistler için bir hazırlık dönemiydi; Bu sadece politikalarını tatbike koymalarını sağlayacak olan mekanizmanın vücuda getirilmesi bakımından değil, fakat 1930'larda belli bir așamaya gelen Filistin mücadelesinin bașlatılması bakımından da böyleydi.
Sayfa 73 - pınar yayınlarıKitabı okudu
İngilizler Araplara güven verme gayretlerine devam etseler de, "Balfour Deklarasyonu'nu yayınlamak ve ardından da șartları olușmuș bir Filistin mandasını üstlenmekle, ingiltere'nin iki topluluktan ötekisini veya berikisini korkunç bir felaketle acı çekmeye mahkum ediyor" olduğu gerçeği değișmiyordu. Böylece, 1992' de Winston Churchill'in, ingiliz hükümetinin bütünüyle Yahudi bir Filistin yaratmak amacında olmadığı șeklinde güvence vermesi, Arapları pek fazla rahatlatmadı. Araplar, Siyonistlerin ingiliz yönetimini kendi hedeflerine hizmet etmek üzere hangi sșartlar altında tam anlamıyla elde ettiklerini bilmiyorlardı; fakat, halihazırda üzerlerine çöreklenmiş olan Siyonizm tarafından yerlerinden ediliyor ve haklarının ellerinden almıyor olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kaldıklarını çok iyi biliyorlardı. Manda dönemi boyunca, Araplarla rekabet etmek ve Filistin'i Siyonist Örgüt için gaspetmek üzere 300.000 civarında Yahudi göçmenin bu bölgeye sokulmasıyla endişelerinin haklılığı ispatlanmış oluyordu. Ve büyük bir ingiliz tarihçisinin ifadesiyle bunun, "halkan iradesine karşı ingiltere'nin gücüyle" gerçekleștirilmiș olduğu, şu götürmez bir gerçektir. O, șunu da ilave edebilirdi ki, ingiltere'deki Siyonist diplomatların 1914' ten beri yaptıkları çalışmalar, hakikatte bu gücü desteklemek amacına matuf idi. Onlar bu gücü, dayandığı șahsiyetleri kazanmak suretiyle elde ettiler. Bu onların plânları ve zaferleriydi.
Sayfa 54 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Siyonizm'e Arapların karşı koyușunun ilk belirtisi, evvelce de bahsedildiği gibi, Sina yarımadası'na Yahudilerin yerleşmesi plânına Mısırlıların muhalefetiyle kendini gösterdi. İkinci işaret , 1912 yılında Osmanlı meclisinde bulunan Arap mebusların, Yahudilerin Filistin' de büyük bir toprak parçası edinmelerini protesto edișleri oldu. Daha Önce Siyonistlerle bir uzlașmaya varma fikriyle oyalanıp durmuş Jön Türk Hükümeti, Arapların tavrına destek veriyor ve böylece Siyonizm tehlikesi, Balfour Deklarasyonu'nun yayınlanacağı tarihe kadar bertaraf edilmiş oluyordu.
Sayfa 53 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Politik Siyonizm'in bütün tarihi boyunca arka plânda Siyonist hareketin hedefine yönelik eli kulağında bir tehlikenin gölgesi varolagelmiștir. Bu gölge, Arapların gölgesiydi; Siyonist hedefin ifasına kadar, Filistin nüfusunun ezici bir çoğunluğunun mensubolduğu bir halkın gölgesi. Siyonistler, hedeflerinin gerçekleșmesinin kaçınılmaz bir șekilde Arap nüfusun yerinden edilmesini gerektirdiğini muhtemelen farkettiler ve bu problemle yüzyüze gelmekten özenle kaçındılar. Șu halde onların Arap muhalefetini dikkate alma konusundaki ihmallerine, gelecekteki sorunun belirtileri eşlik ediyordu. Böylece Siyonistler, Filistin' de Yahudilerin geleceğine yönelik en büyük tehlike olarak duran bir problemi görmezlikten geliyorlardı.
Sayfa 53 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Siyonizm taraftarlığını ifade eden bu türden bir deklarasyona savașın bitiminden önce hayati bir şekilde ihtiyaç duyulduğu için uzlaşmak zorundaydılar. Bu esnada Lloyd George'a şunu ifade ettirmeyi de başardılar: "Filistin için uygun temsil kurumlarının vakti geldiği zaman, eğer Yahudiler nüfusun kesin bir çoğunluğuna sahip olmuşlarsa, o zaman Filistin böylece bir Yahudi Cumhuriyeti haline gelecektir." Böylelikle siyonistler için bir çözüm yolu gösterilmiş oluyordu. Şu halde onların yapmaları gereken tek şey, Yahudilerin Filistin' de çoğunluk haline gelmesini sağlamaktı.
Sayfa 44 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Basel Kongresi, doğumu engellenen ve Herzl'in ebeliğini beklemekte olan çocuğu, politik Siyonizm'i doğurarak Dünya Siyonist Örgütü'nü de vücuda getirmiş oldu.
Sayfa 20 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Basel Kongresi, resmi bir programın formül şeklinde ifade edilişiyle sona erdi. Nihai hedef șu sözlerle özetlendi: "Siyonizm'in hedefi, Yahudiler için Filistin'de kamu hukukuyla güvence altına alınmış bir vatan yaratmaktır." Bu hedefi gerçekleștirme düşüncesiyle yapılacak girișimler şunlardı: 1. Filistin'de Yahudi kolonisinin tesisi; 2. Yahudilerin yaşadığı her bir ülkedeki kurumlar vasıtasıyla dünya Yahudilerini birleştirme amacına matuf bir örgütün kurulması; 3. Yahudi ulusal fikrinin güçlendirilmesi; ve 4. Siyonizmin hedefinin ifası için, yönetimin onayının sağlanması.
Sayfa 14 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Politik Siyonizm'in daima ideolojik bir hareketten ziyade rasyonel bir hareket olageldiği gerçeğini değiştirmez. Bu hareket bir ırk-dinsel idealin yüceltilmesini değil, spesifik bir soruna spesifik bir çözüm bulma yolunu araștırmıștır. Yahudi devleti kitabının 1896'da basılması, gerek Yahudi gerekse Yahudi olmayan çevrelerce hem lehte hem de aleyhte kimi tepkilere yol açtı. Bununla beraber Herzl, Yahudilerin büyük bir kısmının kendi düşüncesine getirilmiş olduğu kanısına vardı ve başlangıçta "Siyonizm" kavramının mucidi Nathan Birnbaum tarafından önerilmiş bir fikir olarak, bir Dünya Siyonistler kongresi'nin toplanması üzerinde ısrarla durmaya başladı. Herzl, görüşlerini paylaşan kimselerin desteğini almak suretiyle 1897 Ağustos'unda Basel'de Birinci Siyonist Kongre’yi toplamayı bașardı. Anayasa Kurultayı doğmakta olan Birleşik Devletler için ne ifade ediyor idiyse, bu Kongre de Siyonist hareket için onu ifade ediyordu. Herzl, açılıș konuşmasında toplantıların amacını şöyle özetliyordu: "Biz, Yahudi ulusunu barındıracak olan evin temelini atmak için buradayız." Onun önerdiği program; Filistin'de örgütlü, geniş çaplı bir Yahudi kolonizasyonunun tesisini, Filistin’i kolonileștirme konusunda uluslararası olarak tanınmış meşru bir hakkın kazanılmasını, ve bütün Yahudileri Siyonizm davasında birleştirmek için daimi bir örgütün kurulmasını içeriyordu.
Sayfa 14 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Örgütlenmiş politik Siyonizmin kurucusu, Viyana' da eğitim görmüş Macaristanlı bir Yahudi olan Theodor Herzl'dı. Hukuk alanında öğrenim görmüş olmasına rağmen, yazma konusundaki yeteneği Herzl'e, 1894' deki Dreyfus Hadisesinin Avrupa'yı meşgul ettiği bir zamanda hizmet verdiği Neue Freie Presse adındaki bir Viyana gazetesinin Paris muhabirliğini kazandırdı. Dreyfus olayındaki anti-semitizme ilişkin unsurlar, Herzl'ı Yahudi Sorunu'na bulunacak tek çözümün bir Yahudi devletinin kurulması olduğuna inanmaya sevketti. O, eğer liberal Fransa'da harekete getirilebilirse, anti-semitizm'in diğer ülkelerde mutlaka daha güçlü bir şekilde zuhur edeceği kanısındaydı. Bundan dolayı 1895 yazında, son aşamada bağımsız bir Ulusal Yahudi Devleti yaratma düşüncesiyle birlikte ingiliz desteğinde Yahudilerce Arjantin veya Filistin kolonisinin kurulması görüşünü savunan ve Der Judenstaat (Yahudi Devleti) başlığı taşıyan bir kitapçık kaleme aldı.
Sayfa 14 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Yahudilerin, Rusya' dan ve Polonya' daki Yerleşim Mıntıkası'ndan topluca bir göçü antisemitizm'in bu patlak verişini takibetti. Mültecilerin çoğu Bata Avrupa ve Amerika'ya yeniden yerleşirken üç bine yakın bir kısmı da Filistin'e göç etti. 1882 yılında bu göçmenler, Yaffa yakınlarında Rishon-le-Zion diye isimlendirilen bir koloni oluşturdular ve
Sayfa 13 - pınar yayınlarıKitabı okudu
47 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.