Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1897-1947 Siyonist Diplomasinin Analizi

İsrailin Doğuşu

Alan R. Taylor

İsrailin Doğuşu Gönderileri

İsrailin Doğuşu kitaplarını, İsrailin Doğuşu sözleri ve alıntılarını, İsrailin Doğuşu yazarlarını, İsrailin Doğuşu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Basel Kongresi, doğumu engellenen ve Herzl'in ebeliğini beklemekte olan çocuğu, politik Siyonizm'i doğurarak Dünya Siyonist Örgütünü de vücuda getirmiş oldu.
152 syf.
·
Puan vermedi
Kitap ismimiz “İsrail’ in Doğuşu” olsa da girizgahımda direkt düzeltme yapacağım. 1897-1947 Siyonist Diplomasinin Analizi başlığı kitaba daha çok yakışırdı. Zaten alt başlığı da buydu. Bu düzeltmeyi yapma sebebim, savunduğumuz gerçeğin tavizi olamaz. Dolayısıyla İsrail dünya tarihinde bir ırktan ibaret olduğundan bir devlet bazında da
İsrailin Doğuşu
İsrailin DoğuşuAlan R. Taylor · Pınar Yayınları · 200056 okunma
Reklam
Yahudi olmayan kimselerin Siyonizm'e yardım etme zahmetine girme konusundaki isteklilikleri, Siyonizm ve liberalizm arasındaki ilişkiye dair bu insanların zihinlerinde mevcut olan bir karışıklıktan kaynaklanmaktadır. Düşünce noktasında, Yahudi olmayan çoğu kimse Siyonizm'i desteklerken, böyle yapmakla ırksal hoşgörü olgusuna hizmet ettikleri inancıyla hareket etti. Bununla beraber hakikatte Siyonistler ulusal bir çözüm yolunu ararlarken, ırkçılığa yönelik liberal bir çözümü araştıranlar ise, asimilasyon taraftarı Yahudilerdir. Yahudi olmayan kimselerin kafalarındaki karışıklık bugüne kadar devam edegeldi ve bu ise, onların Siyonizm'e duydukları meyli kısmen açıklamaya yarayan bir durumdur.
152 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
Kitap az da olsa Filistin ve İsrail arasında yaşanan çatışmalardan bahsetsede İsrail'in nasıl kurulduğunu, bu aşamada neler yapıldığını, kimlerle görüșüldüğünü, nereden ve nasıl başladığını ve nasıl devam ettirildiğini anlatıyor. 1897’den 1948’e kadar 51 yıllık bir sürede siyonizmin ve işgalci terörist İsrail devletinin nasıl kurulduğunu kısa ve anlaşılır bir şekilde anlatıyor. Ortadoğu üzerine araştırma yapacaksanız ya da Filistin israil sorunu hakkında okuma yapacaksanız kesinlikle bu kitabı okumadan başlamayın derim. Zira İsrail'in nasıl ve ne şartlarda kurulduğunu, ideolojilerini ve siyonizmin ne olduğunu bilmeden bu konularda araştırma yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca ihlas ile kim ne isterse istediği verilir sözünü bu kitapta çok net bir şekilde okuyoruz. Evet siyonistler yeni bir vatan istediler hem de çok istediler ve öyle ya da böyle elde ettiler. Bu kitabı okurken bizler Mescid-i Aksa için bu kadar çalışıyor muyuz? Filistinli kardeşlerimiz için dertleniyor muyuz diye düşünmeden edemedim. Evet biz de çok istersek ve 2 milyar Müslümanın şerefi, namusu olan Mescid-i Aksa'yı ve Filistin'i yeniden özgür kılabiliriz İnșaAllah. Rabbim bizlere Ayasofya'nın özgürlüğünü nasip etti, Mescid-i Aksa'nın da özgürlüğüne kavuşmasına vesile olabilmeyi nasip etsin İnșaAllah.
İsrailin Doğuşu
İsrailin DoğuşuAlan R. Taylor · Pınar Yayınları · 200056 okunma
Mayıs 1948'de, yani Siyonist hareketin bașlangıcından elli yılı așkın bir süre sonra Filistin'de bir Yahudi devleti doğdu. Onun kurulușu, çatıșan çıkar ve taleplerin iniș çıkıșları ortasındaki kararlı Siyonist çabanın bir sonucu oldu. Fakat bir kez israil'in șiddetli olan doğușunun gürültüsü, sıkıntılı bir mütarekeyle bastırılınca, vaat ve yerine
Sayfa 147 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Bir kez Filistin sorunu Birleşmiş Milletler'in gündemine alınınca, Filistin' deki durumu araştırması ve tavsiyelerde bulunması için özel bir komite oluşturuldu. Komitenin son tavsiyesi, hareketin tarihindeki bu dönüm noktası anında Siyonist politikanın ikinci hayati ihtiyacını karșılamıș oldu: Bağımsızlık ilkesi tasvip edildi. Bununla beraber, bu bağımsızlığın türü konusunda anlaşmazlık vardı. Komite üyelerinden yedisi, ülkenin denetiminin Filistin'deki Yahudi azınlığa verilmesi gerektiği tezini desteklerken, diğer üçü, denetimin eşit bir șekilde Arapların ve Yahudilerin ellerine bırakılması gerektiğini düșünüyorlardı. Bir üyenin meseleyle ilgili hiçbir görüşü bulunmazken geri kalan yedi üye ise, Filistin' nin bir Arap, bir Yahudi devleti ve Kudüs bölgesindeki uluslarası bir mıntıkadan oluşan üç parçaya ayrılmasını önerdiler. Bu plânın tatbik edilemezliğine rağmen Siyonistler onda, üçüncü diplomatik isteklerinin Yahudilerin devlet kurması ilkesinin tanınması tohumlarını gördüler. Onlar bundan dolayı taksim fikrini kabul ettiler ve Birleşmiş Milletler'deki mücadele, bu konu üzerine doğru yoğunlaştı. Her ne kadar Siyonistler Filistin' in tamamının kendilerine verilmeyișiyle hayal kırıklığına uğramıș da olsalar, Filistin' deki duruma ilişkin Birleşmiş Milletler araştırmasını hiç değilse Filistin'in bir kısmında Yahudi devletinin kurulup kurulamayacağını tartıșmasıyla sınırlandırmanın önemini farkediyorlardı. Bu, geriye tek bir șey bırakıyordu: Bu dünya örgütünün taksimi onaylanmasını sağlamak.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
Savaş esnasında Filistin'deki Siyonist aktivizm, yasal olmayan yollardan silah temini bakımından da gözle görülebilir nitelikteydi. Her ne kadar Yahudi Bürosu, zahirden Manda yetkilileriyle işbirliği yapıyorduysa da, o aynı zamanda ingiliz mühimmat depolarından hırsızlık yoluyla illegal silah teminine ilişkin bir programı da koordine ediyordu. Daha sonraları bu faaliyetlerin ingilizler tarafından engellenmesi, anti Semitizm suçlamalarına - ki hareketin çıkarları hilafına olan her șeye karşı tipik Siyonist tepkidir - Yol açtı. 1943 baharını bașlarında manda yetkilileri, oldukça karmaşık bir Siyonist gümrük kaçakçılığı șebekesinin önemli bir kısmını ortaya çıkardılar. İki ingiliz askerinin hadiseyle ilișkisi vardı ve bu askerlerin müteakip mahkemesi, Ben Gurion, Histadrut ve Ha-Poel ișçi Spor Organizasyonunun muhtemel ilişkisini açığa çıkardı. Bütün bunlar, Savunma avukatının șunu söylemesine neden olmuştu:" Bu askerler, bir kez kıskacına aldığı zaman asla kaçıp kurtulma imkânı olmayacak kadar güçlü ve acımasız bir örgütün tuzağına düșürülmüșlerdir."
Sayfa 105 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Bir Yahudi ordusunun kurulması için ingiltere'de olduğu kadar ABD'de de sürüp giden Siyonist tahrik, nihai bașarısına 1944 eylülünde ulaștı. Bu ayın yirmisinde ingiliz Savaș Bakanlığı, bir Yahudi tugayının olușturulmasına yardımcı olmaya karar verdiğini ilân etti. Sonraları italya'da görev yapan bu tugaya kendi bayrağı verildi; böylelikle de ona Yahudi ulusunu temsilen resmi geçitte bulunma ve Yahudi oluşu gerçeğiyle Yahudi milliyetini birleştirme izni verilmiș oldu. Ne ilginçtir ki, tugayın bayrağı bugünkü israil'in bayrağıdır.
Sayfa 101 - pınar yayınlarıKitabı okudu
1931'deki Siyonist bașarı, hemen hemen derhal denebilecek bir șekilde Filistin'e Yahudi göçünün alabildiğine artmasına yol açtı. 1933' te, Yahudi göç rakamı 30.327'ye ulaștı ve 1935'te bu rakamın iki katına giriș izni verildi. 1935 yılının kasım ayında, Filistin'den beș Arap partisi yönetime șu taleplerini iletti: 1. Demokratik bir parlamentonun
Sayfa 81 - pınar yayınlarıKitabı okudu
1920'ler, Siyonistler için bir hazırlık dönemiydi; Bu sadece politikalarını tatbike koymalarını sağlayacak olan mekanizmanın vücuda getirilmesi bakımından değil, fakat 1930'larda belli bir așamaya gelen Filistin mücadelesinin bașlatılması bakımından da böyleydi.
Sayfa 73 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Reklam
İngilizler Araplara güven verme gayretlerine devam etseler de, "Balfour Deklarasyonu'nu yayınlamak ve ardından da șartları olușmuș bir Filistin mandasını üstlenmekle, ingiltere'nin iki topluluktan ötekisini veya berikisini korkunç bir felaketle acı çekmeye mahkum ediyor" olduğu gerçeği değișmiyordu. Böylece, 1992' de Winston Churchill'in, ingiliz hükümetinin bütünüyle Yahudi bir Filistin yaratmak amacında olmadığı șeklinde güvence vermesi, Arapları pek fazla rahatlatmadı. Araplar, Siyonistlerin ingiliz yönetimini kendi hedeflerine hizmet etmek üzere hangi sșartlar altında tam anlamıyla elde ettiklerini bilmiyorlardı; fakat, halihazırda üzerlerine çöreklenmiş olan Siyonizm tarafından yerlerinden ediliyor ve haklarının ellerinden almıyor olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kaldıklarını çok iyi biliyorlardı. Manda dönemi boyunca, Araplarla rekabet etmek ve Filistin'i Siyonist Örgüt için gaspetmek üzere 300.000 civarında Yahudi göçmenin bu bölgeye sokulmasıyla endişelerinin haklılığı ispatlanmış oluyordu. Ve büyük bir ingiliz tarihçisinin ifadesiyle bunun, "halkan iradesine karşı ingiltere'nin gücüyle" gerçekleștirilmiș olduğu, şu götürmez bir gerçektir. O, șunu da ilave edebilirdi ki, ingiltere'deki Siyonist diplomatların 1914' ten beri yaptıkları çalışmalar, hakikatte bu gücü desteklemek amacına matuf idi. Onlar bu gücü, dayandığı șahsiyetleri kazanmak suretiyle elde ettiler. Bu onların plânları ve zaferleriydi.
Sayfa 54 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Siyonizm'e Arapların karşı koyușunun ilk belirtisi, evvelce de bahsedildiği gibi, Sina yarımadası'na Yahudilerin yerleşmesi plânına Mısırlıların muhalefetiyle kendini gösterdi. İkinci işaret , 1912 yılında Osmanlı meclisinde bulunan Arap mebusların, Yahudilerin Filistin' de büyük bir toprak parçası edinmelerini protesto edișleri oldu. Daha Önce Siyonistlerle bir uzlașmaya varma fikriyle oyalanıp durmuş Jön Türk Hükümeti, Arapların tavrına destek veriyor ve böylece Siyonizm tehlikesi, Balfour Deklarasyonu'nun yayınlanacağı tarihe kadar bertaraf edilmiş oluyordu.
Sayfa 53 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Politik Siyonizm'in bütün tarihi boyunca arka plânda Siyonist hareketin hedefine yönelik eli kulağında bir tehlikenin gölgesi varolagelmiștir. Bu gölge, Arapların gölgesiydi; Siyonist hedefin ifasına kadar, Filistin nüfusunun ezici bir çoğunluğunun mensubolduğu bir halkın gölgesi. Siyonistler, hedeflerinin gerçekleșmesinin kaçınılmaz bir șekilde Arap nüfusun yerinden edilmesini gerektirdiğini muhtemelen farkettiler ve bu problemle yüzyüze gelmekten özenle kaçındılar. Șu halde onların Arap muhalefetini dikkate alma konusundaki ihmallerine, gelecekteki sorunun belirtileri eşlik ediyordu. Böylece Siyonistler, Filistin' de Yahudilerin geleceğine yönelik en büyük tehlike olarak duran bir problemi görmezlikten geliyorlardı.
Sayfa 53 - pınar yayınlarıKitabı okudu
Siyonizm taraftarlığını ifade eden bu türden bir deklarasyona savașın bitiminden önce hayati bir şekilde ihtiyaç duyulduğu için uzlaşmak zorundaydılar. Bu esnada Lloyd George'a şunu ifade ettirmeyi de başardılar: "Filistin için uygun temsil kurumlarının vakti geldiği zaman, eğer Yahudiler nüfusun kesin bir çoğunluğuna sahip olmuşlarsa, o zaman Filistin böylece bir Yahudi Cumhuriyeti haline gelecektir." Böylelikle siyonistler için bir çözüm yolu gösterilmiş oluyordu. Şu halde onların yapmaları gereken tek şey, Yahudilerin Filistin' de çoğunluk haline gelmesini sağlamaktı.
Sayfa 44 - pınar yayınlarıKitabı okudu
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.