Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri

Osman Cemal Kaygılı

İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri Gönderileri

İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri kitaplarını, İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri sözleri ve alıntılarını, İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri yazarlarını, İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ahmet Rasim, Mani:
''Adam aman ''Çe midir''.? Nefesin gül kokuyor İçerin bahçe'midir.? Beni baştan çıkaran Yârimin perçe'midir ***** Adam aman ''dertli koyun'' Zâlim kasab elinden Ne çeker ''dertli koyun''.? Bu sevdâyla ölürsem Adımı ''dertli koyun''.! ***** Adam aman ''yara savar'' Ne benden dert eksilir Ne dilden yara savar Bütün kuşlar içinde Süt veren ''yarasa var''* * *Ahmet Rasim'in notu: Manici deyip de geçmeyin, bunların içinde Buffon'a eş sayılabilecek tabiattan anlayan kişiler de varmış.
Meydan Şairleri, Ahmet Cevat:
''Bu gibi maniler tabii, evvelce dudak değmeyen harflerden birleştirilmiş kelimeler ile vücuda getirilmiş bir mevzu üzerine tertip edilirler. Meselâ: * Eser seher sahrada sarsar salar lâleler Ahder dede dergâhta elde elek lâl eler. * diye tertip edilmiş şu mani, ilk kafiyesi: lâle çiçeğinin seher vakti sahralarda esen rüzgârda sallanışından, ikinci kâfiyesi de dergahta ah çekerek elindeki elekle inci eleyen dededen bahsetmektedir. (..) Leb değmez manilerde [Adam aman] başlangıcı yerine [leleyli laleleyli] diye dudak değmeyen bir başlangıçtan sonra maniye geçilir.''
Reklam
Meydan Şairleri, Ahmet Cevat:
''Bu işte kimsenin yok methali asla benimdir suç Sana sık sık bakıp zorla gönlüm mübtela ettim'' * Enderunlu Vasıf Bey
''Bak şu fellâha âlemde gezer Âşıkın bağrını ezer Tahtı Yemen, mülkü beden Neden Âşık oldum bu fellâha ben.? * Canlı mı cansız mı, Yenir mi yenmez mi.? (Sana filân şehri, falan memleketi verelim) demeye kalkmayın, söyleyivereyim: Kahve.!''
Semai Kahveleri, Sermet Muhtar:
''Ermeni ağzı semailer de mevcut. Ahbarlar arasında da sesi ve sözü sayılırlar da mebzul.. Bir tane de bunlarınkinden geçelim: * Efendim hu, nasibim bu. Tecelli taksirat yahu Topik yandı, kebap oldu Getir ahbar, bir kova su..''
''Ey kader lütfunla zengin ehli vicdan var mıdır Nimetinle müstefit bir âdil insan var mıdır Mürtekiblerden mürekkebdir bugün efradın hep Meclisinde müstakim allâme irfan var mıdır Cahilü nadanı ihya eyliyorsun mâl ile Şöyle nakdile defteri dânada handan var mıdır Gadr eden zalimleri hükmünle kıldın muhteşem Böyle hünhar zalimane başka ihsan var mıdır Küstüm artık bu zamanın hükmüne takdirine Safveta bilmem cihanda hakku mizan var mıdır.?'' * Safvet Baba
Reklam
''Bülbül demi, Görünce goncai veşi çekmez mi bülbül demi, Kimse bilmez kabahat gülde mi, bülbülde mi.?'' * Acem İsmail
''Senedin, Bu mal benim diyorsun göster bana senedin, El malına güvenme, çalış kendin, sen edin.'' * Acem İsmail
Meydan Şairlerinden Birkaçı, Mehmet Bayrı:
''Benim figanımı işiden bülbül, Gülşeni terk edip sahraya kaçar, Boynumu büktüğüm görünce sümbül, Başını kaldırıp balâya kaçar. * Ahımdan âcizdir bağrı yanıklar, Mest olur halimi gören ayıklar, Zerrece zarimi duyan balıklar, Gözükmez insana deryaya kaçar. * Acem İsmail
''Adam aman.. ka..çalım.. Müsadeniz olursa artık buradan kaçalım Lâkin bizim kaçmamızdan gelmesin halka çalım.'' * Acem İsmail
Reklam
''..semaici Zil İzzet aynı zamanda o vaktin en usta muammacılarından sayılırdı. İşte onun 'kayık küreği' manasından gelen bir muamması: * Geçen bir nesne gördüm sallanır bî-ruh durur Kim ona el vurursa kuyruğuyla sallanır Bunun canlı oluşu dar dibinden bağlıdır Bu muammâ değil lâkin bir ağacın dalıdır. * Bu yazı üç yahut dört köşe süslü bir tahtanın üzerine yazılıp kurdeleler, çiçeklerle süslendikten sonra kahvenin tavanına asılır; bunu halledenlere bir lira, beş lira, sırasına göre on lira mükâfatlar vaat edilir ve bunu kim hallederse hem mükâfatı alır hem onun adı bütün çalgılı kahvelerde aylarca çalkalanırdı.''
Şu da bir mizahi semainin başlığıdır ki alt tarafını bulamadım: * Efendim tar nasip tecelli taksirat mantar Senin o bildiğin kantar niçin böyle yalan tartar.?''
''Üsküdarlı Vasıf'ın meşhur semailerinden biridir: * Efendim yoktur emsalin bulunmaz bir güzelsin sen Nedir maksudun ey canım beni böyle üzersin sen Adûyü bed-likalarla niçin daim gezersin sen Seni ben sevmişim candan velâkin bî-habersin sen Otursam reh-güzarında selam vermez geçersin sen Görünce bendeni yavrum neden çeşmin süzersin sen * (Nakarat) Gidip ağyara yar oldu benim halim harap oldu Seninle gezdiğim gül-zâr kararmış bir tür-âb oldu * Vasıf'ın bu semaisinin sonundaki iki satırlık nakarat bazen şu şekilde de okunurmuş:* * Bugünlerde senin tavrın bana gayet merak oldu Seninle içtiğim meyler niçin nar-ı firak oldu''
''Çalgılı kahvelerde önce işe mani ile başlanırdı. Fakat asıl mani, koşma, semai faslı başlamadan önce muzika başlardı. Yukarıda yazdığım gibi klarnet, bir çığırtma denilen ince tahta düdük, bir çift nara, bir darbuka, bir zilli maşadan ibaret olan kahve muzikası en önce bir marş çalardı ve bu marş ekseriyetle alafranga marşlardan biri idi. Son zamanlarda ''İspanyol Marşı'' dedikleri bir marşla Maçiç İspanyol pek moda olmuştu. Bu marştan sonra ya bir polka ya polka ayarında bir-iki şey daha çalınıp nihavent makamından kıvrak ve alafrangaya yakın şarkılarla, kantolara geçilir, daha sonra çiftetelli gibi oyun havaları, alaturka bazı halk şarkıları çalınıp söylenir, bunların arkasından da kahve her taraftan gelen misafirlerle tamamıyla yükü alınca mani havası ile manilere başlanırdı. Bazen yarım, bazen bir saat kadar süren mani faslı çok defa alaylar, kahkahalar arasında birtakım atışmalar, birbirlerini bastırmalar, birbirlerini tehzil ve hicvetmeler içinde geçer; sonra sırasıyla koşma, semai, divan, yıldız, destan, kalenderiye geçilirdi.''
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.