İstanbul'da Yaşama Sanatı
Haluk Dursunİstanbul'da Yaşama Sanatı Gönderileri
İstanbul'da Yaşama Sanatı kitaplarını, İstanbul'da Yaşama Sanatı sözleri ve alıntılarını, İstanbul'da Yaşama Sanatı yazarlarını, İstanbul'da Yaşama Sanatı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Maziye Bir Bakıver
Eski İstanbul'un makbul kuşlarından bir tanesi florya kuşudur, halk bunu flurya şeklinde telaffuz eder. Saka, daha ziyade Anadolu yakasının kuşu olduğu hâlde, florya Avrupa tarafına aittir. Bugün aynı adla anılan semt onların eski yuvasıdır.”
Sevda değil bir alamet
Dünyanın en güzel şehri İstanbul, İstanbul'un en güzel yeri Boğaziçi, Boğaziçi'nin gözdesi Beylerbeyidir. Beylerbeyi, incisi de Hasip Paşa Yalısı derler...”
Klodfarer caddesinde yaşa(rken)yarak bildiriyorum şafakta izini süreceğim
İstanbul’daki eski eser tahribatı ve vandalizmden en büyük payı tekkeler aldı. Çünkü kimse korkudan arkalarından koşturmadı, hesaba çekilmek korkusuyla hesabını soramadı. Bırakın bağlıları az olan Bektaşî ve Mevlevîleri, müridanı ziyade olan meşhur Nakşî Halidî Gümüşhanevî Hazretleri’nin Cağaloğlu’ndaki dergâhı bile dümdüz oldu, şimdi yerine bilen kalmadı!”
Sayfa 61
Akide Şekeri
Akide, kültürümüzde inançla ilgili bir kavramdı. Bağlanma anlamına taşır. Akide şekeri birbirine ve bir yere bağlananların şekeridir. Osmanlı Sarayı’nda belli zamanlar özellikle önem[li] toplantılarda sadrazama ve divan üyelerine Yeniçeriler tarafından akide ikram edilirdi. Bu, askerlerin devlete sadakatlerini, itaatlerini belirten bir “hüsnü hal” işaretiydi. Her iki taraf da akide aracılığıyla birbirine bağlandıklarını, birbirlerini sevdiklerini tatlı bir şekilde beyan etmiş olurlardı.
Sayfa 251Kitabı okudu
Çitlembik
Çitlembik, İstanbul’daki en tarihî ve en medenî ağaçlardan birisidir. Tıpkı çınar ve servi gibi. Çınarın büyük meydanlarda, servinin mezarlıklarda ve yamaçlarda yer almasına karşın, çitlembik tarihî eserlerin içinde boy göstermeye bayılır. O neredeyse bir külliyenin “mütemmim cüz”lerinden (tamamlayıcı parçalarından) birisidir. Hiç dikkati çekmeyen, göze batmayan, ama neredeyse olmazsa olmaz bir parçadır.
Sayfa 197Kitabı okudu
dilkeş-hâveran cenaze salâları
Cenaze salaları genellikle hüseyni makamında okunmakla beraber serbest bir formda yahut dilkeş-hâveran makamında da icra edilmektedir. Bu makam, bestenigâr kadar kudretli bir makamdır ve Itri'nin dilkeş-hâveran bir salası bulunmaktadır. Ayrıca Zekai Dede'nin de dilkeş-hâveran makamında meşhur zencir bestesi vardır.
Sayfa 184Kitabı okudu
serviler şehri istanbul
İstanbul için bir serviler şehri diyebiliriz. Eski kültürümüzde mezarların şehir içinde olması yaşamla ölümü iç içe kılmanın yanı sıra, mezarlar ve türbelerin selvilerle kaplı bulunması yer yer servi kümelerinin meydana gelmesini sağlamıştır.
Sayfa 192Kitabı okudu
“fetih festivali”
Ne garip bir tecellidir ki, İstanbul’un fethinin üzerinden yıllar geçtikçe kutlama şenliklerinin dozu artıyor. Fetih nesli, fetih ruhu azaldıkça, şenlik nesli, şenlik ruhu çoğalıyor. Bu seneki fetih kutlamaları da âla-yı vâlâ ile, şatafat, çatapat, tezahürat ile geçti. Korkuyorum yakında densizin biri “fetih festivali” icad edecek!..
Sayfa 79Kitabı okudu
İstanbul’daki eski eser tahribatı ve vandalizm
İstanbul’daki eski eser tahribatı ve vandalizmden en büyük payı tekkeler aldı. Çünkü kimse korkudan arkalarından koşturmadı, hesaba çekilmek korkusuyla hesabını soramadı. Bırakın bağlıları az olan Bektaşî ve Mevlevîleri, müridanı ziyade olan meşhur Nakşî Halidî Gümüşhanevî Hazretleri’nin Cağaloğlu’ndaki dergâhı bile dümdüz oldu, şimdi yerine bilen kalmadı!
Sayfa 61Kitabı okudu
şerefü’l-mekân bi’l-mekin
İstanbul bir sultanlar şehri yahut şehirlerin sultanı. O güzide şehrin, o mübarek Belde-i Tayyibe’nin fethinde bulunanlara, feth-i mübinden sonra da o Dersaadet’te oturanlara ne mutlu..
Eskiler “şerefü’l-mekân bi’l-mekin” demişler. Bir beldenin kıymet ve şerefi orada oturanlara bağlı. Yüzlerce yıl bu tarihî beldeye ne kadar çok mübarek insan şeref katmış. Taa Ebâ Eyüp El-Ensari Hazretleri’nden Akşemseddin Hazretleri’ne, Sultan Fatih’ten nice Sâhib-ül Seyf ve’l Kalem Sultana kadar.
Sayfa 35Kitabı okudu