İstanbul'dan Çizgiler
Orhan Kemalİstanbul'dan Çizgiler Sözleri ve Alıntıları
İstanbul'dan Çizgiler sözleri ve alıntılarını, İstanbul'dan Çizgiler kitap alıntılarını, İstanbul'dan Çizgiler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne olursa olsun, bunca yokluk, bunca kötü yaşama şartının yanı başındaki "yaşama gücü"nün pembesi, moru, sarısı, mavisine hayrandım gene de.
Sayfa 103 - Everest Yayınları 6.Baskı 2008
Mutluluk
"Yarım kilo kuru fasulye, iki yüz elli gram etle fokur fokur kaynamış kocaman bir kuru fasulye tenceresinin başında milyonerlerin çokluk bulamayacakları neşeli saatleri bulmak az mutluluk mu?"
Sayfa 101 - Everest Yayınları 6. Baskı 2008
Birçokları için o da mazide kaldı..
"Yarım kilo kuru fasulye, iki yüz elli gram etle fokur fokur kaynamış kocaman bir kuru fasulye tenceresinin başında milyonerlerin çokluk bulamayacakları neşeli saatleri bulmak az mutluluk mu?"
"Sabahları güneşi üstüne doğurtmadan, kahvaltını edemeden, çoğu günler karını uykuda bırakıp düş yollara. Neden? Vaktinde işbaşı yapabilmek, kendinden nefret ettiren ev sahibinin suratıyla karşılaşmamak için!"
Sayfa 5 - everest yayınlarıKitabı okudu
Orhan Kemal'in Kemal Tahir eleştirisi
"Ben onu tanırım, o beni tanır. Eğitimi ne okulu ne. Yahu diyorum, bırak bu iktisatçı, sosyolog, felsefeci pozlarını. Herkes kendi işini yapsın. Sen roman yaz roman diyorum. Fakat roman yaşanarak yazılır. Tek bir yaşantısı yok. İşte bu boşluğunu gidermek için, felsefeden, sosyolojiden, tarihten yardım umuyor. Yaşamamış efendim. Olmaz."
Everest Yayınları 6. Baskı 2008
Bayram
"Bayram, bayramlar, hava kadar, güneş kadar herkesi kaplayıp kapsamadıkça, insanlardan çoğuna cicileriyle övünmek, pek çoğuna da cicileriyle övünenlere imrenmek, imrenenlere hüzün, hüzünlü çocuklarının boynu büküklükleri karşısında gizli gizli gözyaşı döken analar, bütün bunlar karşısında yerlere geçen yoksul babalar bulundukça ben bayramı, bayramları sevmiyorum, sevemiyorum, sevemeyeceğim."
Sayfa 139 - Everest Yayınları 6. Baskı 2008
"Cıgara kutularının ardına milletin derdini yazan çook milletvekili gördük."
"Demek," dedi şoför, "dertlerimizi yazacaksınız?"
"Evet, dertlerinizi."
"Kime duyurmak için?"
"İlgililere."
Omuz silkti:
"Ne çıkacak be beyim? İlgililer bilmiyorlar mı sanki dertlerimizi? Yeniden öğrenince çare mi bulacaklar?"
Daha bir başkası lafa karıştı:
Cıgara kutularının ardına milletin derdini yazan çoook milletvekili gördük. "
Bir kahkaha.
" Sonra da kutularla birlikte..."
Sayfa 85 - everest yayıneviKitabı okudu
Kendi kendilerini matrağa alabilen insanlar "Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner!"i hatırlatan cinsten.
Sayfa 125 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Bu çocuklar, bakışları mavi, kara, ela çocuklar, ayakları yalın, saçları sıfır numarayla tıraşlı, tıraşsız, uzun saçları kurdele denmeye bin tanık isteyen bezlerle bağlanmış çocuklar... Bu çocukları sevindirmek, sevinçten coştuklarını görmek. Kocaman bir kamyon dolusu oyuncakla, renk renk çikolata, bonbonlarla gelip, "Kapışın çocuklar. Bedava. Hepsi sizin!" diyebilmek, kapışışlarını seyretmek... Sonra kitap, defter, kalem, okul önlüğü, kızlara tarak, saç tokaları, şık şık ayakkabılar, oğlanlara keza kitap, defter, futbol topu, top ayakkabısı dağıtmak, dağıtabilmek! Bir masal dünyası içine atıvermek onları, onları bu masal dünyası içindeki sevinçleriyle baş başa bırakıp gitmek!
Sayfa 128 - Everest Yayınları 6.Baskı 2008
İktidarlar vaat ederler, bizler yazarız, birtakım insanlar da vaatlerin gerçekleşmesini beklerler. Günler, haftalar, aylar geçer. Oylar verilip alınır, yeni iktidarlar yıpranır, yıpranan iktidarlar yıkılıp gider. Yenileri vaatlerle gelirler... Bu böylece sürer.
Sayfa 135Kitabı okudu
"Tuhaftır bizim halk. Belki de bütün halklar böyledir."
"Ah İstanbul, vah İstanbul, ocağın yana İstanbul. Bize ne oyunlar ettin!"
Sayfa 42 - Everest YayınlarıKitabı okudu
"Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner."
Enderunlu Vâsıf
"Arayan Mevlasini da bulur, belasını da ama aramaya vaktim yok."