Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İstanbul'dan Çizgiler

Orhan Kemal

İstanbul'dan Çizgiler Gönderileri

İstanbul'dan Çizgiler kitaplarını, İstanbul'dan Çizgiler sözleri ve alıntılarını, İstanbul'dan Çizgiler yazarlarını, İstanbul'dan Çizgiler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birçokları için o da mazide kaldı..
"Yarım kilo kuru fasulye, iki yüz elli gram etle fokur fokur kaynamış kocaman bir kuru fasulye tenceresinin başında milyonerlerin çokluk bulamayacakları neşeli saatleri bulmak az mutluluk mu?"
İktidarlar vaat ederler, bizler yazarız, birtakım insanlar da vaatlerin gerçekleşmesini beklerler. Günler, haftalar, aylar geçer. Oylar verilip alınır, yeni iktidarlar yıpranır, yıpranan iktidarlar yıkılıp gider. Yenileri vaatlerle gelirler... Bu böylece sürer.
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
"Demek," dedi şoför, "dertlerimizi yazacaksınız?" "Evet, dertlerinizi." "Kime duyurmak için?" "İlgililere." Omuz silkti: "Ne çıkacak be beyim? İlgililer bilmiyorlar mı sanki dertlerimizi? Yeniden öğrenince çare mi bulacaklar?" Daha bir başkası lafa karıştı: Cıgara kutularının ardına milletin derdini yazan çoook milletvekili gördük. " Bir kahkaha. " Sonra da kutularla birlikte..."
Sayfa 85 - everest yayıneviKitabı okudu
"Sabahları güneşi üstüne doğurtmadan, kahvaltını edemeden, çoğu günler karını uykuda bırakıp düş yollara. Neden? Vaktinde işbaşı yapabilmek, kendinden nefret ettiren ev sahibinin suratıyla karşılaşmamak için!"
Sayfa 5 - everest yayınlarıKitabı okudu
Mantar Tabancası
Bayram, bayramlar, hava kadar, güneş kadar herkesi kaplayıp kapsamadıkça, insanlardan çoğuna cicileriyle övünmek, pek çoğuna da cicileriyle övünenlere imrenmek, imrenenlere hüzün, hüzünlü çocuklarının boynu büküklükleri karşısında gizli gizli gözyaşı döken analar, bütün bunlar karşısında yerlere geçen yoksul babalar bulundukça ben bayramı, bayramları sevmiyorum, sevemiyorum,sevemeyeceğim.
Sayfa 161Kitabı okudu
218 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Usta çizer Ferit Öngören'in güzel desenleriyle süslü kitapta, “ezilen insanların” İstanbul'unu anlatır Orhan Kemal. O zamanların varoşları, gecekondu mahallerini dolaşır dururlar, ellerinde kâğıt kalemleri. Hem insanları resmederler hem de İstanbul'u. Her zaman severek okuduğum bir yazar Orhan Kemal. Özellikle toplumsal roman yazmada ülkemizin duayen yazarlarından. Adana’yı Çukurova’yı orada yaşamı zorlukları toplumsal olayları en güzel şekilde anlatıyor romanlarında İlk defa bir öykü kitabını okuma fırsatı buldum, hatta kitabı yazarlar etkinliğinde oğlu Işık Öğütçü’ye de imzalatma fırsatı buldum. Orhan Kemal sayesinde bu öykü kitabın da hem İstanbul’u gezdim hem yoksul ve ezilen halkının sesini dinledim. Taşlıdere’deki hayatı, hayatın zorluklarını insanların işsizliğini çok güzel bir şekilde kaleme almıştır.
İstanbul'dan Çizgiler
İstanbul'dan ÇizgilerOrhan Kemal · Everest Yayınları · 2008137 okunma
Reklam
Ah bu insanlar, ah bu suçu kendimize yükleme, kendimizde bulma yanımız. Sefaletlerimizin suçu salt bizde mi? Sonra niçin bunu saklamalı? Bu bir ayıpsa, bizden çok başkalarını ilgilendirir. İlgilendirir ya, biz büsbütün de suçsuz değiliz. Daha iyi yaşamayı istemiyoruz, istemesini bilmiyoruz, daha iyi yaşamaya kendimizi layık bulmuyoruz. Oylarımızı ezbere veriyor, bizi daha iyi yaşamaya kavuşturacak olanları seçemiyoruz.
Sayfa 134Kitabı okudu
Üstün başın bozuk mu, cebinde paran kıt mı, kim dönüp de bakar? Parasız insanı kim insandan sayar?
İnsan okuma yazma bellerse aklı daha iyi işler. Gazete okur, memleket meselelerinden haberli olur, oyunu vereceği zaman kime, niçin vereceğini bilir. Az şey mi bunlar?
Bütün mesele bir şeye gerçekten inanabilmektir. İnanmış insandan zarar gelmez. İnandı mı insan, inandığınca yapıcıdır. İnanmadı mı, bırak. Hiçbir şeye inanmamak korkunç. İnanmayan insandan insanlara fayda gelmez.
Reklam
Döndüm. İstiklal Caddesi'nin sol kaldırımında, Galatasaray'a doğru iniyorum. İçimde, içimin derinliklerinde kara yağız, kuru bir "Öğretmen Ali" irtica, yobazlık, yokluk, gerilik gibi birbirinden kara karanlıkların içinde, elinde "Köy Enstitülerinden” bilmem hangisinin verdiği bir çıra, bir zeytinyağı kandili, pek pek küçük bir idare lambası, karanlıklal gücünce aydınlatmaya çalışıyor. Bir de büyük şehirlerimizin, elindeki bilmem kaç voltluk ampullerini karanlıklara sıkıp, karanlıklarla savaşmaktan yılgın, sözüm ona aydınlarını düşünüyorum. Bir dost böyleleri için bir gün, "Diploma koleksiyoncuları!” demişti. Düzenli kültür, sonunda diploma güzel şey. Güzel şey ama, o güzel  şeye ulaşmış mutlu insanların yurtlarına, yurttaşlarına olan sorumlulukları elbette büyük. Yoksa, bir eleştirmenimizin, kendi kendini yetiştirmiş, yurduna romanlarıyla faydalı olmaya çalışan romancı bir arkadaşımız için dediği gibi, "Akılsız” derse... Ona da şöyle karşılık verilir elbette: "Aklın varsa daha iyisini sen yap!"
Sayfa 79 - EVEREST YAYINLARIKitabı okuyor
Burada bir an durmak isterim: Beş Romancı Tartışıyor kitabındaki "Olumluluk”, "Olumlu tip”ten kastım buydu işte. Genc de ısrar ediyorum, yalnız romanlarımıza değil, yurdumuza, yırdumuzun kalkınmasına çalışacak bu Oğretmen Ali'ler gibi "Olumlu” tipler lazım. Hem de öyle lazım ki! İnsanlarımızın anadan doğma kabiliyetsiz, aptal, aylaklığ zanaat edinmişliklerini ileri süren acayip fikirlere katılmıyorum. Bizim insanlarımız da, dünyanın öbür insanları kadar kabiliyeth, çalışkan, gözü açık ve güçlüdürler. Elverir ki, onlan anlayan "Oğretmen Ali”ler, namuslu Öğretmen Ali'ler kollarım sıvasın. Selam olsun benden bütün Türkiye, hatta bütün dünyadaki Oğretmen Ali'lere!
"Okuryazar mısın?” "Bakma buna evendİ, nirden okuryazar olacam? Benimki, eh işte, iki cızzık bir bızzık. Adam okula gitmeden belliye mi bilir?" "Şimdi artık okuma yazma belleme kolaylaşıyor. Yedeksubaylar köylere yayılıyorlar. Köylüye okuma yazma belletecekler. O zaman köyünüzde oturur, okuma yazmayı güzelce bellersiniz.” Pehlivan sertçe döndü: "Belledik. Sonra?” "Nasıl sonra?” "Okuma yazma belliyene epmek virecekler mi?" "Öyle ya,” dedi kara kuru. "Okuma yazma karnımı doyurmalı ki...” "Canım,” dedim, "o başka, o başka, insan okuma yazma bellerse aklı daha iyi işler. Gazete okur, memleket meselelerinden haberli olur, oyunu vereceği zaman kime, niçin vereceğini bilir. Az şey mi bunlar?” Pehlivanın kafasına girmiyordu besbelli; "Epmek... ” dedi. "Epmek, Epmeksiz okumayı neyleyim ben?
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.