Osmanlı Devleti çeşitli milletleri bünyesinde barındıran bir yapıya sahipti. Bu çeşitlilik çoğu zaman sorunlar yaratsa da kültürel bir zenginliğin ortaya çıktığını kimse yadsıyamaz. İmparatorluk içindeki milletlerin tarihi yazılmaya kalksa büyük bir zenginliğin ortaya çıkacağı aşikar.
Çoğu millet gibi Bulgarlar da İmparatorluğun bir üyesiydi. Georgi Kostandov da İstanbul'da doğmuş ve hayatını burada geçirmiş çoğu Bulgardan bir tanesi.
Kitap iki bölüme ayrılmış. İlk bölüm kısa da olsa bir Bulgar tarihi ve İmparatorluk içindeki Bulgar milletine yönelmiş. Tarihi serüvenleri bölümler halinde incelenmiş. Benim en çok faydalandığım konu ise Bulgar Ekzarhlığı'nın açılmasına giden süreç ve Rum Partikliği ile yaşanan sorunların ele alındığı alandı. Kiliseler arası anlaşmazlıkları çok duymuş fakat bunun nedeninin ne olduğu konusunda bir okuma yapmamıştım. Bu yönden faydalı oldu.
Kitabın ikinci bölümü ise yazarın anılarıyla birlikte eski İstanbul'u ele alıyor. Bu bölüm tamamiyle hatırat diyebiliriz. Ben birinci bölümü okumaktan daha çok keyif aldım.