Eski Endülüs ve yeni Filistin her ikiside şuna şahittirler ki; İslam bir yerden çıkarılıp, köklerinden söküldüğünde burada artık net dil ve ne de milliyet kalır.
"Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.”
(Nisa, 65)
Cehalet yerine ilimden, noksanlık yerine kemalden, zafiyet yerine kudretten, heva yerine hikmetten kaynaklanan ve ilahi nizama dayanan bir tecrübeyi başlatmak gerekir. Ki bunlar, bütün insanlığın kullara kul olmaktan kurtulup yalnızca Yüce Allah'a kul olması esasına dayanır.
Açık bir şekilde anlaşılmaktadır ki İslam; materyalist uygarlığın zinciriyle sürüklenen insanlığı, çevresini kuşatan yıkıcı tehlikelerden kurtarmaya, insanlığın doğasına ve gerçek ihtiyaçlarına uygun bir sistem sunmaya, insanın maddi ilerleyişi ile manevi yükselişi arasındaki uyumu tesis etmeye tek başına muktedirdir. Öyle ki insanlık tarih boyunca İslam haricinde bu uyumu tesis eden hiçbir sistem bilmemektedir.
Din, bilimin ve medeniyetin muadili olmadığı gibi bilimin ve medeniyetin düşmanı da değildir. Bilakis din, bilim ve medeniyetin çerçevesi ve aynı zamanda bilim ve medeniyetin merkez noktasıdır. Din, sınırları içerisinde ana hatları ve ekseniyle bilim ve medeniyet için hayatın bütün yönlerine hakim olan bir olan bir sistemdir.
Din, her ne kadar insan hayatından soyutlanmış yalnızca vicdani bir inanç haline gelmiş semavi bir dinin varlığı düşünülebilse de insan hayatının tüm alanlarından soyutlanmış vicdani bir inançtan ibaret değildir.
İnsanlar, Yüce yaratıcılarının sisteminden uzaklaştıktan sonra, kendi icatları olan çeşitli ideolojileri takip etmeye devam etmek zorunda kaldılar; görüldüğü üzere insanlık bugün sefil bir durumdadır. Daha acısı da içine düştükleri bu durumdan kurtulmak için bir çıkış yolu bulmaktan aciz durumda, fasit bir dairede çaresizlik içinde olmalarıdır.
Şayet kulluk yalnızca Allah'a yapılmıyorsa, bunun manası kullara kulluk yapılıyor demektir. Şüphesiz Allah katından gelen dinlerin tümü insanları kula kulluktan kurtarmak için gelmiştir.
"İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi.”
(Bakara, 213)