Canım kardeşlerim, acı çekiyorum acı! Konuşmaya cesaret edemiyorum, utanç duygusunun boğazımda düğümlendiğini hissediyorum ve kalbimi bunaltan ağırlığı yok edemeden, ağlamaktan başka bir şey yapamıyorum.
Hiçbir iyiliğim kalmadıysa, kalben ve bedenen kirlendiysem, çamurda gömülmeye, boğulmaya iyice razıyım. Eğer tam tersine, özgürlüğe kavuşma yolunda bana bir umut vermeyi başarırsan, aydınlığa geri dönmek üzere daha fazla çaba gösteririm.
Aydınlık ve temizlikten çılgına dönenlere şunu diyebilirim: Dikkatli olun, gecenin, pisliğin içine gömülüyorsunuz. Kalpleri uyuyan ve kötülüğe karşı umursamaz olanlara şunu söylebilirim: Madem ki sevemiyorsunuz, hiç değilse onurlu ve dürüst kalmaya özen gösterin.
Ah, yeteneğin temelinin yoksunluk olduğunu iddia edenler, nasıl da yalan söylüyorlar! Umutsuzluğun ünlü yaptığı insanlarla gitgide değersizleştirdiği insanları da göz önüne alsınlar.
...
Hayır bu kadar zavallı olduğuma göre belki de yarın ölmem gerekecektir, çalışamıyorum. Dolap doluyken büyük cesaretim vardı, ekmeğimi kazanacak kadar kendimi güçlü hissediyordum. Bugün, dolap boş ve her şey bana bıkkınlık veriyor. En az çabayı göstermektense açlıktan acı çekmek bana daha kolay gelecektir. Haydi, korkak ve yalancı olduğumu biliyorum, hemen bahaneleri sığınma hakkım olmadığını da biliyorum.
20 yaşındayım; bilmediğim bir dünyada yorgun düşemem. Dün bu dünyayı temiz ve iyi hayal ediyordum. Bugün, kötülemek yeni bir hayal mi acaba?
Ne istiyorsunuz kardeşlerim, ilk adımım hüzünlü oldu; ilerlemeye cesaret edemiyorum. Acıma son verip tüm gözyaşlarımı dökeceğim ve gülmeye yeniden başlayacağım. Yarın daha neşeyle çalışacağım.
Çok yüksek bir gururla yaşadım. Mücadele için kendimi olgun sandım, oysa ben alt tarafı zayıf ve çıplak bir çocuktum. Belki de her zaman çocuk kalacağım.