Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı Gönderileri
Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı kitaplarını, Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı sözleri ve alıntılarını, Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı yazarlarını, Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erken vazgeçilen her hayat, Plath'ınki başta olmak üzere, kızdırıyor beni. Özellikle verimli sanatçıların bunu yapması, en hafif ifadeyle üzücü. Gerek Sırça Fanus'tan ve günlüklerinden, gerekse diğer yazılarından anladığım kadarıyla Bayan Plath melankolik bir kadınmış. Buna rağmen düz yazılarını çok beğendiğimi söylemem lazım (çeviri şiirlere karşı önyargım olduğu için şiirlerini okumadım). Bu kitapta, Sırça Fanus haricindeki tüm düzyazıları bir araya getirilmiş. Çeviri gayet başarılıydı, zevkle okudum. Tavsiye ederim. =)
Agnes’ı, en sevdiği, prenses tarzı zümrüt rengi tafta gece elbisesinin içinde, uçuşan bir zambak gibi solgun ve güzel, gözleri kapalı, yanındaki kilimin üzerinde boş hap kutusu ve ters dönmüş boş su bardağıyla, oturma odasındaki divanın üzerinde yatarken buldu. Sonunda, birtakım uzak ülkelerdeki ölümlülerin asla ulaşamayacağı çocukluk rüyalarının esmer, kırmızı pelerinli prensiyle birlikte bir vals yapıyormuşçasına sakinleşmiş yüz hatları, ince, gizli bir zafer gülümseyişiyle biçimlenmişti.
Haftalar geçtikçe, Agnes kara kara düşünmeye başlamıştı. Harold’a söz etmekten kaçınsa da, kendi rüyaları (ne yazık ki, yeterince sık görmüyordu) onı dehşet içinde bırakıyordu: Uğursuz, tanımlanamaz görüntülerle dolu, karanlık, yiyecekmiş gibi kendisine bakan mekanlar. Bu kabusları hiçbir zaman ayrıntılı bir şekilde hatırlayamıyordu, aksine, rüyaları daha uyanmak için çabalarken biçimlerini kaybediyorlardı ve geriye sadece ertesi gün boyunca devam eden eziyet dolu, boğucu, fırtınalı atmosferlerinin keskin izleri kalıyordu. Agnes kendi hayal gücünün sınırlarını kaba bir şekilde yansıtacakları korkusuyla bu parça parça dehşet sahnelerinden Harold’a söz etmekten utanç duyuyordu.
Okumak (benimkiler bunu dört yaşında, sabun kutularının yazılarıyla gerçekleştirdi), on yaşına kadar geçiştirmenin şanslılık sayıldığı travmatik ve fırtınalı bir sanata dönüşmüştü.
Deniz hakkında bir şeyler biliyorduk. Çalkantılı, savurucu, fırlatıcı etkisiyle hemen hemen her sokağın köşesine, gri biçimsizliğin içinden, porselen tabaklar, ahşap maymunlar, zarif deniz kabukları ve ölü adam ayakkabıları bırakırdı.
Sevilecek tek şey Korku’nun kendisidir.
Korku’nun Sevgisi bilgeliğin başlangıcıdır.
Sevilecek tek şey Korku’nun kendisidir.
Korku, Korku ve yine Korku, her yerde olsun.