Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Jön Türk Dönemi Türk Milliyetçiliği

Masami Arai

Jön Türk Dönemi Türk Milliyetçiliği Gönderileri

Jön Türk Dönemi Türk Milliyetçiliği kitaplarını, Jön Türk Dönemi Türk Milliyetçiliği sözleri ve alıntılarını, Jön Türk Dönemi Türk Milliyetçiliği yazarlarını, Jön Türk Dönemi Türk Milliyetçiliği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam Mecmuası'nın İslam'ın içinde bulunduğu koşulları sert bir biçimde eleştirdiğini gördük. Dergi, asli hakikatin yeniden kazanılmasını savunuyor ve çeşitli ülkelerdeki Müslümanlar'ın reform girişimleri hakkında bilgi veriyordu. Ancak, eğer Müslümanlar Kuran'ı veya vaazları anlayamazlarsa, Kuran da, vaazlar da, sihirli sözler haline gelince, din adı altında hurafeler İslam'a sokulacaktı. Bu nedenle, İslam Mecmuası Kuran'ın bir çevirisini yayınladı.
Efgani, bütün İslam ülkelerini dolaşmış, korkunç bir gerilikle karşılamıştır: Semerkand ve Buhara'da kapanmış ve örümcek ağlarıyla dolmuş medreseler, İran'da kara cehalet, haçlıların eline geçmiş Afrika. Gerilemenin nedeni, Efgani'ye göre, Müslümanların din adı altında hurafelerin esiri olmasıdır.
Reklam
Genç Kalemler'in yöneticileri, yalnızca bir dergi yayınlamanın 'yeni lisan'ı yaygınlaştırmak için yeterli olmadığına inanıyorlardı. Ziya Gökalp'in aracılığıyla, bir heyet oluşturdular, heyetin başında Enver Paşa bulunuyordu. Bu heyet, önemli saydığı pek çok Batı eserini, örneğin Spencer, Fouillee, Taine vb. yazarların eserlerini 'yeni lisan'la tercüme etti. Ayrıca, 'yeni lisan'ı yaymanın en etkili yolu olarak okullarda öğretilmesini tasarladılar. Belki de lTC (İttihat Terraki Cemiyeti) nin politik nüfuzunu kullanarak, Selanik'te dört okuma kitabı ve iki imla kitabı yayınladılar, Maarif Nezareti'nin izniyle bunları okullarda kullandırdılar.
Ziya Gökalp. İTC merkez-i umumi üyesi seçildikten sonra "Turan" şiirini merkez-i umumi katibi ve Genç Kalemler başyazarı Nesimi Sarım eliyle Ali Canip'e yollamıştı. Bu şiirin özellikle son kıtası çok ünlüdür: Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan Vatan büyük ve müebbed ülkedir: Turan! Ali Canip bu şiiri derginin altıncı sayısında yayınlamıştır.
Ömer Seyfettin, Ali Canip'e bir mektup göndermiştir. 28 Ocak 1911 tarihli bu mektupla Ömer Seyfettin, Osmanlıca'nın mevcut durumundan nefret ettiğini belirtir ve bu dili "mahvolmuş, karışık, ilme ve mantığa aykırı" diye niteler. "Işık ve hakikate ihtiyacı olan Türkleri Asya'nın karanlığına götürmemek için" Osmanlıca'nın özleştirilmesi hareketini başlatmak istediğini bildirir. Ali Canip'e, Arapça ve Farsça 'terkip'leri dilden atmak için ortak bir kampanya yürütme önerisini sunar.
Hüsnü Şiir'in beyni Ali Canip'ti. Kendisi, Ömer Seyfettin'le birlikte Genç Kalemler'de Osmanlıca'nın sadeleştirilmesi ve arılaştırılması için bir kampanya yürütecekti. Dergide, edebi eserler, eleştiriler ve kısa çeviri hikayeler gibi düzenli yayınlanan bölümler yanında, evrim teorisine bir giriş (sayı 4 ve 5) ve bir sosyoloji yorumu (sayı 1 - 4 ve 6) anılmaya değer.
Reklam
Çin'den Tunus'a, Buhara'dan Sudan'a Asya'nın ve İslam dünyasının gerçek hükümranları olan Türkler, Avrupalı milletlerin boyunduruğuna girecektir. Bunun ve yok oluşun önüne geçmek için Türkler Türklüğü öğrenmelidir. Almanya, Macaristan ve Rusya gibi bazı Avrupa ülkelerinde Türkoloji çalışmaları hızla sürdürülmektedir, kimi Türkler de bunları izlemeye başlamıştır. Ne Var ki Türklerin etkinlikleri yeterli düzeyde değildir. Akçura'ya göre, verimli sonuçlar elde etmek için aralarında bağlantı olması gerekir, dernek de bu amaçla kurulmuştur.
Onlar için acil görev, Osmanlı Türkleri arasında uzun süredir unutulmuş olan Türk kimliğini uyandırmaya çalışmaktı.
Necip Asım da bir Osmanlıdır. Ama, doğduğu kasaba (Kilis) Türk-Arap sınırına yakındır. Türkleri aşağı gören Müslüman Araplar arasında yaşarken, Türklük gururu duymaya başlamıştır. Leon Cahun'un bir kitabını çevirerek, Türkçe'ye Türk milliyetçiliğinin yükselişinde büyük rol oynayacak bir eser kazandırmıştır. Eski Türk yazıtları üzerine yayınladığı kitaplar da vardır.
Mehmet Emin "Türkmenlerin Obasında Yahut Sınaat"
Milli şair Mehmet Emin, kendisinin yazmaya pek alışık olmadığı bir konuda, iktisat üzerine ilginç bir makale yazmıştır. Karagöl'de bir yaylada göçebelerin yazın koyunlarını kırkmalarını anlatarak başladığı yazının sonunda, bir çocuk annesine "Ana, babamın götürdüğü bu yünleri ne yaparlar?" diye sorar, annesi ise "Ne bileyim oğul" diye cevap verir. Bunun üzerine, şair soruyu cevaplar: "Senin babanın götürdüğü bu yünlerle, biz Osmanlıların başımıza giydiğimiz fesleri yaparlar, ananın, bacın için ısmarladığı şalları yaparlar, sizin yarın öbür gün göçeceğiniz kışlağın ovalarında yetişen pamuklarla da yine biz Müslümanların feslerimize sardığımız sarıkları yaparlar; senin sırtına giydiğin gömlekleri yaparlar, kimler yaparlar?...
Reklam
Ahmet Hikmet "Dilimiz"
Yazar, Osmanlıcanın o günkü durumunu eleştirmektedir: Bu dilde o kadar çok Arapça ve Farsça kelime vardır ki, halk hiçbir kitap veya gazeteyi okuyamamaktadır; devlet memurları, hatta sadrazamlar bile zaman zaman anlayamadıkları cümlelerle karşılaşmaktadır. Üstelik, Osmanlıca 'milliyet' duygusundan yoksundur. Yazara göre, bu nokta can alıcı önem taşımaktadır, çünkü bu koşullar altında 'Osmanlılık'ı oluşturan çeşitli unsurlardan bir ulus ortaya çıkamaz. O güne kadar kaba Türkçe diye hor görülen, ama sıradan insanların anlayabildiği halk Türkçesi'ni canlandırmayı önermektedir.
Türk Ocağı, askeri tıbbiye, Mülkiye ve mühendislik öğrencileri ile bir grup genç subay ve Askeri veteriner tarafından kurulmuştur
Sayfa 116Kitabı okudu
Türk Ocağı için, toplam 360 tıp öğrencisinden 228 Türk genci, okulun bulunduğu Haydarpaşa'da ve okulun yakınında bulunan Karacaahmet mezarlığında gizli toplantılar yaparlar.
Sayfa 112Kitabı okudu
Ziya Gökalp, milli hissin güçlü olduğu bir ülkeyi, ancak milliyeti ile gurur duyan kimselerin yönetebileceğini belirtir.
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.