KafkaOkur - Sayı 30 (Ağustos 2018)

KafkaOkur Dergisi

En Beğenilen KafkaOkur - Sayı 30 (Ağustos 2018) Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen KafkaOkur - Sayı 30 (Ağustos 2018) sözleri ve alıntılarını, en beğenilen KafkaOkur - Sayı 30 (Ağustos 2018) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İçimin içi Özledim içini. Ah şu ayrılık olmasaydı!
"İçinde biriktirdiklerin arasında keder varsa, ufacık bir kırıntı bile olsa bırak gitsin. Yağmura bırak kendini, tüm şehir gibi seni de ıslatsın. Sonrasını düşünme, yağmur sonrası ferahlığını hisset!"
Sayfa 49
Reklam
Hayat; döngü. Yoluna çıkanlar belirliyor yaşamını, anıların gibi. Yalnızlığı seçiyorsun; bazen uğraşmak istememekten bazen de uğraşmayı becerememekten.
Sayfa 41
Sabah sekiz akşam beş, bir masa başında, hiç değil. Doğanın bir planı vardır elbet. Ama bu plan emeklilik değil. Bir sahil kasabasına yerleşmek mi? Ne diye! Bir bahçe neyine yetmesin? Şimdilerde bu gibi kelimelerle konuşuyor: yetmek, idare etmek, ay sonuna yetirmek, cumaya iş yetiştirmek, otobüse yetişmek, kendi kendine yetmek. Ve hep eklemek ucu ucuna. Parayı, zamanı, kendini... Tüm olmak'ların içinde bunu mu olmak? Bu kadar yalnız olmak bir de!
Sayfa 47
Başkalarının üstüne basarak iyi hissetme, onların duygularını kullanarak yükselme ilkelliğini, bu vahşi beslenme şeklini dahil etmiyorum. Bu şekilde sömürüldüğümde bunu hücrelerime kadar hissediyorum ve kırılıyorum. Bunu güçsüzlük, mücadele edilmesi gereken olağan, sıradan bir çatışma olarak görebilirsiniz. Bu rekabet, hayatta kalma becerisi değil mi? Sonucunda ortaya çıkan sözde rekabet enerjisinin, hırsın sonuçlarının işe yarayacağını, meyvelerini vereceğini, bir şeyleri tetikleyeceğini, çekici kılacağını düşünebilirsiniz. Ben öyle görmüyorum. Gerçek gücün içimizdeki kırılganlık olduğunu düşünüyorum. Ne kadar kırılgansam o kadar iyiyim ve güçlüyüm. Aksini reddediyorum. Tırnaklarımı çıkarmayı biliyorum elbette, tıslamayı, saldırmayı, manipüle olmamayı... Ama tüm bunları yaptığımda göreceğim saygıyı ve inancı reddediyorum. Bu gücü, bu anlayışı reddediyorum. İyi hissetmek önce zihnimde yalnızca benim özelimde başlıyor; kabul ve tavsiye ediyorum.
Sayfa 41
Kimi zaman da inadına sosyal. Hep bir laf, ezbere gelen: "İnsanın insanla uğraşması zor." Zor olmasına zor ama insanız hepimiz, birbirimizden besleniyoruz. Sonunda, hayatta bir insanın kendini 'iyi' hissetmesinden daha önemli bir şey olmadığını anlıyorsun.
Sayfa 41
Reklam
Sürüp giderken hayat olanca hızıyla insanlar mı yorar bizi en çok yoksa kendimiz mi? Beklentilerimiz mi uğratır hayal kırıklığına yoksa bizden beklenenler mi? Duygularınla köşe kapmaca oynadığını hissettin mi hiç? Hissettiğin sandığın şeyleri anlık yön değiştirdi? Buna neyin sebep olduğunu düşündüm hep. Karşındakinin aklını okuma isteğinin ağır bastığı zamanlardı bunlar. Söylediği kelimeleri tarttığın, hareketlerini, mimiklerini ölçtüğün "anlatabiliyor muyum"dan çok "anlayabiliyor muyum?" onu anları. Seneler geçtikçe, ilk önce kendini iyi anlatmanın önemi çıkıyor karşına. Ne hissettiğini ifade etmek can damarıymış meğer hayatın, diyorsun. Anlayış sandığın şeylerin aslında feda etmek olduğunu anlıyorsun.
Sayfa 41
Geçmiş, bir zamanlar önemli ne varsa mahvolmuş hâllerini saklıyor kendine, bana yer yok orada. Nefes aldığım yerle boğulduğum yer aynı.
Sayfa 52
Onca yaşanmışlığın arasına ben de bir anı ekledim. Anıların ölümsüz olduğunu biliyorum. Benimle veya bensiz yanı başımda duran çam ağacı gibi yaşayacaklar! Onları değerli kılan da bu değil mi? Bir kediden, kökleriyle toprağa tutunan bir çiçekten, yürüdüğümüz yollardan öğrenecek çok şey vardı.
Sayfa 49
"Sevgiyi fısılda evrene! Evren parlayan kalplerin sesini duyar!"
Sayfa 49
851 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.