Lokman (as): "Ey oğlum! Dünya derin bir deniz gibidir. İnsanların çoğu onda boğulmuştur. Takva gemin, iman yükün, tevekkül halin olsun. Umulur ki kurtulursun."
Kalpler yönelmek ve yüz çevirmek arasında kıvranmaktadır. Bu sebeple kalpler üzerine inşa edilen her şey, deniz dalgaları üzerine inşa edilen şeye benzer. Bunun da temel tutması söz konusu değildir.
İnsanoğlu ancak kanaatle ümidini keser. Bu yüzden kanaat eden bir kimse halktan müstağni olur. Müstağni olduğu zaman kalbi halk ile meşgul olmaz.
Ebu Bekir b. Ayyâş (ra) şöyle derdi: "Sükûtun en küçük faydası, sıkıntı ve belalardan kurtarmasıdır. İyilik olarak, insana bu yeter. Fazla ve lüzumsuz konuşmanın en küçük zararı, şöhrettir. İnsana bela olarak, şöhret yeterlidir.
"Bizatihi hiç kimseden bana hayır yok,
Hiç kimseden de ümidimi kesmiş değilim.
Kendi halime baktığım zaman,
Baştan başa tek dane bile değilim."
||•Şah-ı Nakşibend Hazretleri (kuddise sırruh)
Abdullah b. Hubeyk (kuddise sırruh) şöyle derdi: "Allah Teâla kalpleri zikir için yarattığı halde onlara şehvet doldurmuştur. Kalplerden şehvetin izini silecek olan yalnız Allah korkusu ve sevgisidir."
Ey Ebu Hüreyre! Takva sahibi ol, insanların en âbidi olursun. Kanaatkâr ol, insanların en çok şükredeni olursun. Kendin için arzu ettiğin şeyi bütün insanlar için de iste, o zaman (hakiki) mümin olursun. (Hz. Muhammed (sav))
•İbn Mâce