Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü

Fikret Başkaya

En Eski Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü Sözleri ve Alıntıları

En Eski Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü sözleri ve alıntılarını, en eski Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Burjuvazinin vesayet altında tuttuğu halkları aldatmak için kullandığı sözcüklerden, içerikten en yoksun ama en etkin, dolayısıyla da en zararlı olanı, hiç şüphesiz kalkınma olmuştur
Reklam
Sömürgecilik döneminde, sömürge halkları, " yerli halklar", kendilerine değil, başkalarına, kendi yeteneklerine değil, başkalarının yeteneklerine "güvenir"hale gelmişlerdi. Söz konusu toplumlar tarihsizleştirmişler ve batı metropollerinin kendilerine biçtikleri bir tarih ve toplum versiyonunu kabullenmek zorunda kalmışlardır.
Her insan topluluğunun, her toplumsal formasyonun tarihinde efsaneler var olmuştur. Bu efsaneler o topluluğun yaşamında belirleyici bir ideolojik işleve sahip olmuşlar ve söz konusu toplumların "yeniden üretilmeleri"nde önemli roller oynamışlardır.
Esasen kapitalizmin temel sorunu "üretmek değil satmaktır." Bu yüzden sermaye, düşük ücretli ülkelere değil, yüksek yaşam standartının geçerli olduğu ülkelere yöneliyor.
Üretim olmadan ne bir artık ortaya çıkabilir ne bir değerden söz edilebilir. Üretim de belirli sosyal ilişkiler bütünü sonucu ortaya çıkan bir şeydir.
Reklam
Lümpen burjuvazinin egemen olduğu latin Amerika ülkelerinde, batıcı lümpen burjuvazinin kurduğu devlet de lümpen devlet devlettir. Dolasıyla söz konusu ülkelerde hiçbir dönemde gerçek anlamda bağımsızlık söz konusu olmadı.
Batı'nın ve yabancı sermayenin çıkarlarının bekçiliğini yapan iktidarların ayakta kalmasını sağlıyor ve ilerici güçlerin iktidara gelmesini engelliyor.
Talep fazlalığı demek, çok fazla parayla çok az mal satın almak demektir.
Bugünün gelişmiş ülkeleri tarihlerinin hiç bir döneminde azgelişmiş olmadılar.
Reklam
Bir ülkenin kalkınması, doğrudan o ülkenin yatırım yapabilme yeteneğine bağlıdır.
Eğer bir ülkede gelir seviyesi çok düşükse, tasarruflar da düşüktür. Düşük tasarruf da düşük yatırım demektir.
Düşük gelirli ülkelerde beslenme düzeyi de yetersizdir. Zira " yetersiz gelir" yeterli beslenme olanak vermez, iyi ve yeterli beslenmeyen insanların verimlilikleri de düşüktür.
Gelir yükseltilmeden tasarruflar artırılamaz. Tasarruflar artırılmadan da yatırımlar artırılamaz. Ve bu kısırdöngüyü bir yerinden kırmak gerekir. Bu işi de olsa olsa, yabancı sermaye, borçlanmaya ya da "dış yardımlar" yapabilir...
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.