Uzun sayılabilecek yaşantımdan anlatacak ne kaldı daha? Kısa, sonuçsuz sevdalar, dayanılmaz ekonomik sıkıntılar, boğuşmalar. Tüm olumsuzluklarımı sabırla karşılamaya çalışan karım da bir gün bunalıp kaçacak benden. Haklı. O da gençliğine karşın mutsuzluğa sürükleniyor. “Benim yaşamımı yaz,” diyor. Nasıl yaratırım onu yeni baştan. O yaşadı, yaşıyor. Ayakkabı almalıymışız bana. Önümüz kış. Umurumda değil. Düştüm banyoda. Beyin kanamasından kuşkulanıldı. Dört yönlü filmler çekildi, tomografi de. Kırık yok. Korkulan gelişme de olmadı. Keşke diyorum, bu düşüş kesin sonuca götürseydi. Bu ölçüde karamsarlık!
Inanma kapanına kıstırabilsem bilincimi. Yaşarken tek sığınak mı bellek? Durmadan üst üste yığılanlar tükenmezi. Silinebilenler ne kadar azınlıkta. Eklenebilenler ne kadar uydurma, gerçek dışı. Tümünün yok olduğunu algılayamamak korkusu delirtebilir insanı. Robert Schumann bu yüzden mi yitirmek istedi aklını? Bir genç kadın, "Duygu eksik yazdıklarınızda," dedi, acıyarak kuşkusuz. Oysa duygu, acınası zavallı. Yenilmeye lâyık! Deşmeye gör, altı korkunç yüzsüz.
"..Beynimin kıvrımlarında kıvıldanan korku sürekli büyüyor. Geçmişle yaşıyormuşum. Gelecek nasıl yaşanır? Bilinmezliği kestirebilmek için umut saçmalığına sığınabilirsin. Gülünür. Dahası delimtirek kahkahalar atılır. Belki böylesi yöntem yaşamaya bağlı tutar insanı."
Sayfa 28 - Yapı Kredi Yayınları, 'Sayıklama' ÖyküsüKitabı okudu