Pangloss, ara sıra Candide'e: " Olası dünyaların en iyisinde bütün olaylar birbirine bağlıdır," diyordu. "Çünkü Matmazel Cunégonde'un aşkı uğruna güzel bir şatodan kıçınıza tekme yiyip kovulmasaydınız, engizisyonun işkencesine uğramasaydınız, yaya olarak bütün Amerika'yı dolaşmasaydınız, kılıcınızı Baron'un vücuduna saplamasaydınız, güzel Eldorado ülkesinden aldığınız bütün o koyunları yitirmeseydiniz, şimdi burada turunç reçeliyle fıstık yiyemezdiniz."
"Baba, görüşürüz," dedim ona en son. Dokuz son bahar, dokuz kış, dokuz ilkbahar önce bir yaz gecesi. Bazı kışlar çok soğuk geçti, bazı yazlar dediklerine göre son bilmem kaç yılın en sıcak yazıydı. Ağaçlar büyüdü. Göller kurudu. Bazı akarsular denize dökülmekten vazgeçti. Bir sürü hayvan türü yok oldu. Yenileri keşfedildi. Saçlarım defalarca uzadı, hayatımdaki mutsuz manevralardan nasibini alarak defalarca aniden kısaldı. Alnım kırıştı. Milyonlarca beyin hücrem öldü. Eğitim sistemi altı kere falan değişti.
Otuz kere sandığa gidildi. Memlekette taş üstünde taş kalmadı. Aşkından ölüp biten ablamla eniştem bile boşandı. Bizse hiç görüşmedik babamla.
Tahsin Yücel'in kalemi ile tanıştığım eser, Kumru ile Kumru. Akıcılık ve dilin sade, anlaşılır biçimde oluşunu beğendim fakat bana çok klişe geldi o yüzden sıkıldım biraz. Yeşilçam filmleri tadında bir esermiş, tabii ben başlayınca anladım. Bu tarz şeyleri sevmediğimi anlamamı sağlayan bir eser oldu kendisi bana. Bu arada ortaokulda okusam belki severdim, belki de kitaba ben geç kalmışımdır yani siz yine de bir şans verin isterim.
Kumru ile KumruTahsin Yücel · Can Yayınları · 20181,472 okunma