Seneler önce kendini burada unuttuğunu hissediyordu. Bu köyde. Şimdiyse gövdesine ait çürümüş etlerine rastlıyordu orada burada. Ya ruhu, paraşüt bomba gibi saçılmıştı her yerde. Ahlari, günahları, kanları, yüklenerek düşüyordu toprağa. Sönmüştü güya. Yaşamayı unutmuştu. Ama burada, bu toprakta havasından mı suyundan mı, tanrının yüreğine attığı elinden mi, geçmişinin altında boğuluyordu. Gözyaşlarını unutan zor doğum yapan bir kadın gibi sancıyla doğurtuyordu acılarını yeniden. Delirmişti hem sancıdan, hem sevincinden...