"Sana duygularımı nasıl açıklayayım. Mübarek sevdana canımı teslim ederek sığınıyorum. Ruhum pek rahat bulmuştur. Seni sonsuza dek seveceğim. Bu sevda kalbimde hiçbir zaman kaybolmayacatır.
"Huri'nin yaşı otuzu geçmiş olduğu halde henüz kendisine bir koca çıkmamıştı. Gayet esmer, gözleri patlak ve çipil, sağ bacağı topal, dudakları küçük, vücudu etine dolgun, ayakları hem iri hem nasırlı, elleri küçük ve nazik, saçları kara ve dizlerine kadar uzundu. Ahlak yönünden ise bazı erdemleriyle beraber birçok da eksiklikleri vardı. Mesele gayet tembel olduğu halde gayet merhametliydi. Kibri epeyce çok, cahil, odun gibi kaba ve fakat çocuklara sevgisi fazlaydı. Bu hal ile dikkatli bir anne olmaya kabiliyetli ve yatkındı."
Yusuf'un hayreti gittikçe artmaktaydı:
- Karabibik'in iki öküzü olacak haa? Ne büyük olay! Bütün Temre halkı bu haberle en azından bir hafta kadar meşgul olacak.
Muhlis için aşk ve sevda kumaştan farklı değildi. Bir kumaş ne kadar zarif, ne kadar ağır, ne kadar sağlam olursa olsun, mutlaka onun bir tersinin var olacağını ve zaman geçtikçe örselenip eskiyeceğini bilirdi. Seven ile sevileni, satıcı ile müşteriden hiç ayırmazdı. Satıcı kumaşını beğendirmek için ne kadar çaba gösterirse sevenin de sevgisini kabul ettirmek için o kadar çalışacağını, müşterinin ise bu çabaya karşı ne derece ölçülü davranması mümkünse sevilen de gönlüne sunulmakta olan sevgiyi kabulde o derece nazlı davranacağını düşünmekteydi. Yani Muhlisçe karşılıklı sevişme bir çeşit "alışverişten" ibaret görülmekteydi.