Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Karanlık Madde ve Dinozorlar

Lisa Randall

En Yeni Karanlık Madde ve Dinozorlar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Karanlık Madde ve Dinozorlar sözleri ve alıntılarını, en yeni Karanlık Madde ve Dinozorlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İçimizde insan hücrelerinden on kat daha fazla bakteri hücresi yaşar ve hayatta kalmamıza yardımcı olurlar
Reklam
Karanlık madde, evrende sıradan madde gibi kütleçekim aracılığıyla etkileşen,fakat ışık yaymayan ya da soğurmayan anlaşılması zor bir nesnedir
Yeryüzündeki yaşamda olduğu gibi, evrenin tarihinde hem yavaş yavaş olan hem de felaket getiren süreçler rol oynamıştı. Evren için "felaket" şişmeydi. Felaketle, bu sürecin sadece aniden ve çarçabuk meydana geldiğini kastediyorum. Şişme Evrenin başlangıçtaki içeriğini yerle bir etmişti; fakat bu, patlayıcı evre sona erdiğinde, Evrenimizi dolduran maddeyi de yaratmıştı.
Sayfa 66 - ALFA YAYINEVİ
Kuantum mekaniği bize şişmenin sona erdiği tam zamanın belirsiz olduğunu söyler; bu da şişmenin gökyüzünün farklı bölgelerinde birazcık farklı zamanlarda sona erdiği anlamına gelir. Bu ufacık kuantum etkileri, ışınımda mükemmel bir örneklikten küçük sapmalar olarak iz bırakmıştı. Bunlar, aşırı küçük olsalar da, bir havuza bir çakıl taşı bıraktığınızda, suda ortaya çıkan tedirgemeler gibidir.
Sayfa 70 - ALFA YAYINEVİ
Şurası açıktır ki Evrenin evrilmesinde bir noktada, madde miktarı karşı-madde miktarını aşmıştı. Böyle bir fazlalık olmaksızın, şimdiye kadar çok fazla madde gitmiş olurdu. Fakat bunun nasıl meydana geldiğini bilmiyoruz. Madde-karşı-madde asimetrisi ancak erken Evrende bazı özel etkileşmelerle ve koşullarla olmuştu. Bir süreç -Evrenin genişlemesine ayak uydurmak için aşırı yavaş ilerleyerek- ısıl dengenin dışına çıkmış olmalıydı, aksi halde madde ve karşı-madde parçacıkları eşit sayılarda yaratılırlardı. Üstelik, doğal görünebilecek simetriler, fazlalık madde yaratıldığı zaman uygulanamaz.
Sayfa 290Kitabı okudu
Reklam
Evrenimiz -ve kendimiz- için kritik bir durum şudur; standart ısıl beklentilere karşın, sıradan madde bir yere ayrılmayıp hayvanları, şehirleri ve yıldızları yaratmaya yetecek miktarlarda geriye kalmıştır. Bu ancak madde karşı-maddeye baskın çıktığı için olmuştur; bir madde/karşı-madde asimetrisi vardır. Miktarlar daima eşit olsaydı, madde ve karşı-madde birbirlerini bulurdu, yok ederdi ve yok olurdu.
Sayfa 289Kitabı okudu
Oralarda olduğundan emin olmamıza karşın, karanlık maddenin henüz gerçekte ne olduğunu bilmiyoruz. Evrendeki karanlık maddenin ortalama enerji yoğunluğunu (mikrodalga ardalanından), onun yakınlardaki yoğunluğunu (gökadadaki yıldızların dönme hızlarından) biliyoruz. Buna göre, o “soğuk"tur; bu demektir ki o ancak ışık hızının bir kesriyle hareket etmektedir (çünkü evrende küçük ölçekli yapıyı gözleriz). Ayrıca hem sıradan maddeyle hem de kendisiyle olsa olsa aşırı derecede zayıf olarak etkileştiğini (doğrudan araştırmalarda keşif noksanlığından ve Mermi Kümesinin biçimi gibi ölçümlerden) biliyoruz ve onun elektrik yükü taşımadığını da biliyoruz.
Sayfa 282Kitabı okudu
Kuyrukluyıldızlar bir başka özelliğe daha sahiptirler; onlar küçük-gezegenlere kıyasla orantısız miktarda enerji taşırlar; çünkü genelde daha yüksek hızlarda hareket ederler: küçük-gezegenlerin 10 ila 30 km/snʼlik hızlarına karşılık, kuyrukluyıldızlar 70 ya da daha fazla km/sn'lik hızlara ulaşabilirler. Tipik olarak, bir balistik mermi 11 km/sn'den daha az hızla giderken, bir küçük-gezegen 20 km/sn hızla ve kısa-periyotlu kuyrukluyıldız daha çok 35 km/sn hızla ve uzun-periyotlu kuyrukluyıldız 55 km/sn hızla hareket eder; daha yüksek hızlar da vardır. Kinetik enerji sadece kütleyle artmaz, ayrıca hızın karesiyle de artar. Kuyrukluyıldızların daha büyük hızları, daha bile seyrek kuyrukluyıldız çarpmalarının ya da daha küçük cisimlerden gelen çarpmaların, ilke olarak daha-yavaş hareket eden küçük-gezegenlerden çok daha büyük hasarlar meydana getirdikleri anlamına gelir.
Sayfa 262Kitabı okudu
Yeryüzünden Yeryüzü-Güneş uzaklığının on binlerce katı daha uzakta bulunan Oort bulutundaki buz kaplı cisimler, dış halkadaki dansçılara benzer zorluklarla karşılaşırlar. Onun üyeleri Güneşin kütlesel çekiminden o kadar uzaktırlar ki onlar oldukça riskli bir denge içindedirler. Yeterince güçlü bir tedirgeme, çok dikkatli olmayan dansçı gibi bir cismin beklenen konumundan yavaş yavaş dışarı çıkmasına neden olabilir. Bir Oort bulutu cismi iç Güneş bölgesine iyice yaklaşırsa, yeterli itmeler -ya da bir tek daha dramatik itme- onu hepten yörüngesinden çıkaracaktır. Bu olduğu, yani cisim hatalı dansçıdan da beter olarak yörüngesinden iyice uzağa saptığında, iç Güneş Sistemine doğru ve bir olasılıkla Yeryüzüne doğru bile gelebilecektir.
Sayfa 260Kitabı okudu
Reklam
Yeryüzü kabuğundaki altın, tungsten, nikel ve diğer pek çok değerli element, dünya-dışı cisimlerin Yeryüzünü dövmesi nedeniyle elde edilebilir. Gezegenler ve göktaşları aynı maddeden yapılmış olsalar bile, Yeryüzünün kütleçekimi daha ağır elementleri kendi çekirdeğine doğru çekmişti ve onların çoğu yüzeye geri akamayacaktı. Bu malzemeler esas olarak aşağıya yağan dünyadışı cisimlerden takviye edilmişlerdi. Belki de göktaşı çarpmalarının dörtte biri potansiyel olarak yararlı birikintilere yol açmıştı; zaten onların en azından yarısı kullanıldı bile. Böylece, Yeryüzüne çarpan göktaşları yaşamın oluşmasına aracı olmamışsa bile, gezegene çarpmış olan dünya-dışı cisimler kuşku yok ki yaşam tarzımızı kolaylaştırmaya yardım etmişlerdi.
Sayfa 245Kitabı okudu
Kararlı bir astroküre herhalde yaşamın ortaya çıkışı için büyük olasılıkla önemliydi. Gezegene çarpan çok fazla kozmik ışın -ya da hatta aşırı sayıda küçük-gezegen ve kuyrukluyıldız- ve birçok yaşam tipi bir oluşum şansına sahip olmayabilirdi. Başarılı şekilde ortaya çıkmış olan herhangi bir şey muhtemelen çabucak yok olabilirdi. Yaşamı barındıran bir gezegen haddinden fazla Güneş ışınımından kaçınmak için Güneşten yeterince uzak olmalıdır, fakat belki dış gezegenler tarafından küçük-gezegenlerden korunacak kadar da yakın olmalıdır. Olsa da olmasa da bu gereklidir. Jüpiter kesinlikle Yeryüzünün büyük ağabeyi -ya da fedaisi- rolünü oynar; küçük "kardeşini" dünya-dışı saldırılardan korur ve yaşamın gelişmesini bu denli basit hale getirir.Ayrıca gezegeni koruyan yıldız yelidir; bu, 8. Bölümde Güneş Sisteminin kıyısını tanımlama bağlamında tartışılmıştı, bu yel heliosferi yaratmak üzere yıldızlararası malzemeyle etkileşir. Gökadasal kozmik ışın sıklığı bu bölge içinde görece düşüktür, bu da muhtemelen Yeryüzünün iklimini sabitler ve ortaya çıkan herhangi bir yaşamı çok daha direkt yıkıcı etkilerden korur.
Sayfa 240Kitabı okudu
Uzun-vadeli iklim kararlılığı yaşamın gelişmesine bir başka öncü olmuş olabilirdi. Yeryüzü üzerinde, bu kararlılık bir sera tabakası yaratan levha tektoniğini sürmek için sadece okyanuslara ve iç ısı kaynaklarına dayanmakla kalmayıp, ayrıca yıldız evrimine de, küçük-gezegen ve kuyrukluyıldızların düşük çarpma oranına ve Yeryüzünün spin dönme eksenini kararlı kılan Ayın varlığına da dayanır. Bu koşullar muhtemelen son beş yüz milyon yılda geniş bitki ve hayvanlarıyla oluşmuş olan yaşam için çok önemlidir; ilk üç milyar yıl boyunca biraz iklim kararlılığı da muhtemelen ilk mikrobik yaşam için önemli olmuştu.
Sayfa 240Kitabı okudu
Karbon, yağmur suyunda çözündüğünde ya da bitkilerde fotosentez yoluyla soğurulduğunda ortadan kaldırılır; levha tektoniği ve kayaların sabit aşınmasıyla atmosfere geri kazanıldığında tazelenir. Daha sonra okyanus ortasını yaratan okyanus tabanı dalma kuşakları içinde kaybolduğu zaman, karbon geri döner; bu dalma kuşakları içinde, yanardağlar, sıcak kaplıcalar ve diğer yarıklar yoluyla kaçan karbon dioksidi üretmek üzere, elementler tepkimeye girer. Karbon, tabanın kabarması ve dağların oluşması yoluyla da yavaş yavaş geri döner ve fosil yakıtlarının yanmasıyla hızlı biçimde geri kazanılır. Bu süreçlerin tümü atmosferik karbonun temin edilmesini etkiler, bu da Yeryüzünün sıcaklığının düzenlenmesinde önemlidir.
Sayfa 240Kitabı okudu
Nasıl ortaya çıktığını bilmesek bile, suyun neredeyse gezegenin başlangıcından bu yana ortalıkta olduğunu biliriz. Güneşin parlaklığı değiştikçe -oluşumundan beri büyük ölçüde artmış olarak- atmosfer de değişmişti. Dolayısıyla sürekli yaşanabilir bölge olarak bilinen çok daha sınırlı bir bölge vardır; bu, gezegenin ömrü boyunca sıvı suyun desteklenebildiği bölgedir. Şu andaki iklim modellerine göre, sürekli yaşanabilir bölge Güneş Yeryüzü uzaklığının yüzde on beşi içinde yer alan daha sınırlandırılmış bir bölgedir. Bu kuşkusuz bugün tanımlanmıştır. Yaklaşık dört milyar yıl içinde, Güneş bir kırmızı cüceye dönüşecektir ve bundan birkaç milyar yıl sonra, o tamamen yanıp yok olacaktır. Şimdiki modellere göre, bu uzak gelecekte Yeryüzüne-bağlı hiçbir yaşam biçimi --basit ya da karmaşık, ayakta kalmayacaktır.
Sayfa 239Kitabı okudu
119 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.