Çıldırtacak kadar sessiz bir boşluktaydım.
"Öldüm mü?" sorusunu kovmak istedim. Ölüm böyle bir şey değildir. Peki ya
nasıl bir şey? Tam olarak neydi ölüm? Belki de çoktan öldüm ya da henüz birkaç dakika önce. Bu belirsizlik cehenneminde
zaman kavramı yoktu. Belki de kabulganların başlattığı kum fırtınasına kapılarak zamanın dışında bir yere savrulmuştum.
Derinlerde bir yerlerde küçücük bir his bana ölmediğimi söylüyordu.