Karanlıktan Önceki Yaz kitaplarını, Karanlıktan Önceki Yaz sözleri ve alıntılarını, Karanlıktan Önceki Yaz yazarlarını, Karanlıktan Önceki Yaz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bizler toprağı sürenleriz ama hasadı yapanlar olup olmayacağımızı bilmiyoruz. Fakat bizler kader denen şeyin bir mazeret olduğunu öğrendik. Kaderi bizler yaratırız!
1936 yılı. Almanya Hitler yönetimindeki teslim olmuş, Avusturya arşidükü Hitler'in taleplerini (emirlerini) olağan bir şeymiş ve kılıfına uydurarak, istemese de zoraki olarak gerçekleştirmiş, dünya bir karanlığa doğru yol almıştır. Yirmi dört finansman insanlık düşmanıyla başlayan bu girişim yqzın çevresini de derinden etkiler. Faşist Alman
Kafaları güzel küçük burjuvalarla dolu. Kafalarını güzel; çünkü öyle olmaları gerekiyor - kafaları güzel; çünkü akılsızlık bir erdem olarak övülmüş - kafaları güzel; çünkü yalnızca itaat etmelerine ve korku beslemelerine izin verilmiş ve kafaları güzel; çünkü iktidarı almışlar.
Dünya, edebiyat, siyaset - ne güzel olurdu bütün bunlar hakkında hiçbir şey bilmek zorunda olmamak. Bütün bunlardan yeterince uzak neresi vardı? Neresi bu yaz için fare deliği olabilirdi?
Nelerin tanığı oldu Flandre'da o kederli güneş,
Alevler içindeki kadınların, küller içindeki
şehirlerin,
Alman sadizminin açlığını ve
susuzluğunu çektiği
Uzun dehşetin ve apansız cinayetlerin.
1936 yılında faşizmin yurdundan ettiği Stefan Zweig, Joseph Roth gibi yazarlar, muhalifler Belçika'nın Oostende kentinde bir araya gelirler.Pek çoğunun kitapları yasaklıdır, haklarında soruşturmalar açılmıştır.Avrupa'da ki faşizmin ve savaşın ayak sesleri altında zorunlu ya da gönüllü sürgünlüğü beraberce yaşar, birbirlerine dayanırlar.
Stefan Zweig'ı hepimiz tanıyoruz ama Joseph Roth'u daha yakından tanıma açısından güzel bir okuma oldu benim için.
Joseph Roth ve Irmgard Keun aşkı tabii ki de yeni bir kitap getirdi bana.
Irmgard Keun'un Yalancı İpek Kız'ı da okunmalı artık.️
Eser de tıpkı Stefan Zweig gibi muhalif olup, kitapları yasaklanan, ilerisi için pek de iç açıcı konuşmayan ve düşünmeyen, devamında her şeyinden vazgeçip sürgüne giden veya gönüllü sürülen, Egon Erwin Kisch, Arthur Koestler, Friderike Roth, Irmgard Keun, Christiane Grautoff, Willi Münzenberg, Otto Katz, aydınların, akademisyenlerin, sporcu ve yazarların hayatı, Belçika’nın Oostende şehrinde Stefan Zweig ile beraber geçirdikleri zamanlar ve ölümlerinden bahsediliyor.